archivecnn

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Cemaat İstanbul seçimlerinde bize destek verir mi, vermez mi, bilmiyorum” dedi.

CHP Basın Birimi Kılıçdaroğlu’nun, Reuters Haber Ajansı’nın gündeme ilişkin sorularına verdiği yanıtları paylaştı.

Kılıçdaroğlu, röportajda Hükümetin dış politikasını eleştirerek, Türkiye’yi kendi coğrafyasına hapsettiğini savundu.

CHP olarak dış politikada daha aktif olacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, kendisinin ve CHP heyetlerinin gerçekleştirdiği yurt dışı ziyaretlerde partilerinin dış politika görüşünü paylaştıklarını ifade etti.

CHP’nin bu yıl Çin Halk Cumhuriyeti, Suriye, Irak, Mısır ve ABD’yi ziyaret ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Irak merkezi yönetimi ile ilişkilerin düzelmesi yolunun açılmasının kendisinin gerçekleştirdiği Bağdat ziyareti sayesinde olduğunu” savundu.

İsrail Türkiye ilişkilerini de değerlendiren Kılıçdaroğlu, “CHP iktidarda olsaydı Mavi Marmara Türk karasularından İsrail’e asla hareket edemezdi, buna izin vermezdik” diye konuştu.

ABD’ye yaptığı ziyarete ilişkin de Kılıçdaroğlu, bu ülkedeki “Türkiye sadece AK Parti’den ibaret olduğu” algısını kırmak istediklerini belirtti.

Amerika ziyareti sırasında “hizmet hareketi” temsilcileriyle bir araya geldiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Biz bir siyasal partiyiz, siyasal partiler kendilerini dar kalıplara sokmak istemezler, biz de istemedik” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, “Cemaat İstanbul seçimlerinde bize destek verir mi, vermez mi, bilmiyorum. Samimi olarak söylüyorum, bilmiyorum. Ama biz İstanbul’da yaşayan her yurttaştan destek istiyoruz” dedi.

Yerel seçimleri için adaylarının çoğunu, bu ay içinde toplanacak Parti Meclisinin ardından açıklayacaklarını bildiren Kılıçdaroğlu, AKP’nin büyük önem verdiği İstanbul’da belediye başkanlığı seçimini kazanacaklarına inandığını da ifade etti.

Mustafa Balbay’ın tahliyesini değerlendiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Aramıza hoşgeldin sevgili Mustafa Balbay, özlemiştik” değerlendirmesinde bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın tahliyesine ilişkin “Aramıza hoşgeldin sevgili Mustafa Balbay, özlemiştik” değerlendirmesinde bulundu.

CHP Basın Biriminden yapılan yazılı açıklamada, Kılıçdaroğlu’nun, Balbay’ın tahliyesiyle ilgili mutluluğunu kısa mesajlarla paylaştığı bildirildi.

Açıklamada, “CHP lideri Kılıçdaroğlu, cep telefonlarına gönderdiği mesajda ‘Aramıza hoş geldin Mustafa Balbay, özlemiştik, seni çok seviyoruz’ dedi” ifadesine yer verildi.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın yarın TBMM Genel Kurulu’nda yemin edeceğini bildirdi.

Güney Kore de Çin’in ardından hava savunma sahasını genişlettiğini ilan etti. Güney Kore Savunma Bakanlığı, hava savunma sahasını genişletme kararının hiçbir ülkenin hava sahasını ihlal etmediğini ve komşu ülkelerin söz konusu adımın atılacağı konusunda daha önceden bilgilendirildiğini söyledi.

Çin tarafından 24 Kasım’da yapılan açıklamada, Doğu Çin Denizi’nde, Japonya ile ihtilaflı Diaoyü adasını da içine alan çok geniş bir bölgede hava savunma ve tanımlama sahası kurulduğu ilan edilmişti.

Çin’in, söz konusu sahaya girecek tüm uçaklara kendilerini tanıtma ve bu ülke tarafından verilecek talimatlara uyma zorunluluğu getiren kararı, başta Japonya olmak üzere bölge ülkeleri ve ABD tarafından protesto edilmişti.

Japonya ve ABD, kararın ardından Çin tarafına bilgi vermeden söz konusu alana askeri keşif uçakları göndererek tepkilerini göstermişlerdi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Güney Kore’nin aldığı karara destek verdi.

ABD’li gazeteci Seymour Hersh, Beyaz Saray’ın, El Kaide’nin sarin gazı üretebildiğini bildiğini, ancak “Suriye’ye sınırlı müdahale” kararı nedeniyle bunu kamuoyuyla paylaşmadığını yazdı.

ABD yönetimi, Suriye’nin Guta bölgesinde 21 Ağustosta’taki kimyasal saldırıdan rejimi sorumlu tutmuş, “kanıt” var denilmişti. Ancak Amerikalı gazeteci Seymour Hersh’e göre, ABD, Suriye’de El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’nin sarin gazı üretme kapasitesinin olduğunu biliyordu. Ama bu istihbarat, daha sonra askıya alınan, “Suriye’ye sınırlı müdahale” kararı sürecinde kamuoyuyla paylaşılmadı. ABD, rejimi sorumlu tutmayı tercih etti. CIA’den iddiayla ilgili açıklama yok.

ABD Başkanı Barack Obama, 10 Eylül’de net konuşmuş, “Esad rejimi binlerce insanını gazla öldürdü” diyerek, 21 Ağustos’ta Suriye’nin Guta bölgesindeki kimyasal silah saldırısından rejimi sorumlu tutmuştu. Ancak istihbarat kaynaklarıyla konuşan ABD’li araştırmacı gazeteci Seymour Hersh’e göre, Obama o gün, Amerikan ve dünya kamuoyuyla önemli bir istihbaratı paylaşmadı. O  da, Suriye’de rejim dışındaki unsurların da sarin gazına erişiminin olduğu istihbaratıydı.

London Review of Books’ta yayımlanan makaleye göre, ABD istihbaratı Guta saldırısından aylar önce bir dizi gizli rapor hazırladı. O raporlarda, Suriye’de rejime karşı savaşan El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’nin sarin gazı üretme kapasitesine sahip olduğuna dair kanıtlara yer veriliyordu.

Guta saldırısı gerçekleştikten sonra, daha önce “Kimyasal silah kırmızı çizgimiz” diyen Obama yönetiminin ilk açıklamaları temkinliydi. Ancak saldırıdan 1 hafta sonra 27 Ağustos’ta Beyaz Saray’ın tonu daha sert ve netti. Sözcü Jay Carney, “Rejim sorumlu” diyordu. 30 Ağustos’ta, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, ellerindeki istihbari bilgiyi bir adım daha öteye taşıdı, “Saldırıdan 3 gün önce rejimin kimyasal saldırı hazırlığı içinde olduğunu biliyorduk” dedi. Ama, Seymour Hersh’ün görüştüğü istihbarat yetkililerine göre, eldeki istihbarat manipüle edilmişti.

Üst düzey bir istihbarat yetkilisi yazdığı bir e-mailde, saldırıdan rejiminin sorumlu tutulmasını, “Tezgah” olarak niteledi. Şu an görevde olmayan bir başka istihbarat yetkilisine göre de, “Eldeki istihbaratın zamanlaması ve sırasıyla oynandı ve aslında saldırıdan günler sonra elde edilen istihbarat gerçek zamanlı bir analize dayalıymış gibi gösterildi”.

Çünkü, iddiaya göre, her sabah ABD Başkanına verilen istihbarat brifinglerinde 20-23 Ağustos arasında, yani Guta’daki saldırı öncesinde sunulan raporlarda, Suriye’de kimyasal silah kullanımına ilişkin bir madde bile yoktu. Yani saldırının gerçekleştiği gün Obama yönetiminin elinde aslında kamuoyunun bildiğinden daha fazla bir bilgi bulunmuyordu ve geriye dönük istihbarat, kimyasal saldırı sonrası, Esad rejimini  sorumlu tutmak için kullanıldı.

AB yanlılarının gösterilerini sürdürdüğü Ukrayna’da tansiyon yüksek. Çevik kuvvet ekipleri başkent Kiev’de konuşlanıyor. Takviye güçler bağımsızlık meydanına sevkediliyor. Polisin göstericilere sert müdahalede bulunacağı endişesi hakim.

Kiev’de hükümet karşıtı gösteriler sürerken, belediye binası göstericiler ve polis tarafından kuşatıldı.

Belediyeyi işgal eden bir grup eylemciye mahkeme tarafından binayı boşaltmaları için verilen süre bu gece dolarken, yüzlerce polis belediyeye giden yolda, eylemcilerin kurduğu barikatın arkasında konuşlandı.

Binanın önündeki gergin bekleyiş sürerken, göstericiler bazı maskeli eylemcilerin provokasyon girişime engel oldu. Eylemcilerin, polisle aralarında sorun çıkmamasına çalıştığı gözlendi.

Yanukoviç, eski devlet başkanlarıyla görüşecek

Bu arada Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç, üç eski Ukrayna devlet başkanı ile ülkedeki siyasi krizi görüşeceğini açıkladı ancak görüşme için bir tarih duyurulmadı.

Avrupa Birliği (AB) Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’un da Ukrayna’da yaşanan soruna siyasi çözüm bulunmasına destek amacıyla yarın Kiev’e gideceği açıklanmıştı.

CNN’in haberine göre New York polisine yakın kaynaklar kazada iki kişinin hayatını kaybettiği açıkladı. Gelen ilk haberlerde trenin bazı vagonlarının Hudson Nehri’ne uçtuğu bildirilirken bu bilgi daha sonra yalanlandı.

Olayda yaralananlar olduğu açıklandı ancak yetkililer henüz kesin sayı vermedi.

100 kadar itfaiyeci olay yerine sevk edildi.

Türkiye’nin meydanları Gezi Parkı eylemleriyle sarsılırken, dünya ‘gözlerden kaçırılan’, ‘perdelenen’ şok bir gelişme daha yaşadı; 100 bin Yahudi’nin İsrail karşıtı eylemi.

Yüz binlerce Musevi, New York’ta İsrail karşıtı eylem yaptı. Ancak CNN görmedi.

9 Haziran 2013 tarihinde New York sokaklarında yüzlerce hahamın önderliğinde toplanan yüz bin Yahudi, ‘Siyonizm yok olsun’ sloganları attı.

Aşağı Manhattan’ın Federal Plaza Meydanı’nda gerçekleşen eyleme Musevi kökenli çok sayıda eğitimci ve işadamının katılımı dikkat çekti.

Göstericiler, İsrail’in ordu hizmetlerindeki kokuşmuşluk ve terör devletinin dünyevileşme noktasındaki zulümlerine de vurgu yaptılar.

Böylesine kalabalık topluluğun Amerika gibi bir ülkede nadiren tepki eylemi gerçekleştirmesine rağmen CNN tek bir haber dahi yapmayarak yeni bir habercilik skandalına daha imza attı.

Taksim’deki eylemi 9 saat canlı yayında veren ve dünyaya Türkiye’de bir iç savaş yaşandığına dair mesaj verme niyetini ortaya koyan CNN ve BBC dahil uluslararası medya, yüzbinlerce Musevi’nin eylemini görmezden geldi.

Mısır’da darbe yapılmasıyla birlikte Mursi yönetiminin devrilmesinin yankıları sürüyor. Darbe yanlılarının eylemleri yerini Mursi taraftarlarının gösterilerine bıraktı.

Tüm bu gelişmeleri dünyaya servis eden CNN International muhabiri, canlı yayında haberi sunarken Mısır askeri tarafından kendisine müdahale edildi. Muhabir anonsu yaptığı sırada askerler kamera görüntüsünü bozarak muhabirin yayınına son verdi. O sırada CNN de yayına stüdyodan devam etti.

İşte o anlar;

Mısır’da CNN muhabirine müdahale – izle

Aşağı Manhattan’ın Federal Plaza Meydanı’nda gerçekleşen eyleme Musevi kökenli çok sayıda eğitimci ve işadamının katılımı dikkat çekti. Göstericiler, İsrail’in ordu hizmetlerindeki kokuşmuşluk ve terör devletinin dünyevileşme noktasındaki zulümlerine de vurgu yaptılar.

Taksim’deki eylemi saatlerce canlı yayında veren CNN ve BBC dahil uluslararası medyanın, yüz binlerce Musevi’nin eylemini görmezden gelmesi dikkat çekti

Taksim Gezi Parkı eylemlerinde yaptığı yayınlarla büyük tepki toplayan CNN International, “Türkiye’de hükümet karşıtı protestolar” başlıklı haberde yanlış fotoğraf kullandı.

PROTESTO DİYE MİTİNGİ GÖSTERDİLER

CNN International’ın internet sitesinde Taksim Gezi Parkı eylemlerine ilişkin yapılan haberde basın tarihine geçecek bir hata vardı. Bilinçli olup olmadığı anlaşılamayan bir tercihle CNN International, “Türkiye’de hükümet karşıtı protestolar” başlığı attığı haberine AK Parti’nin Kazlıçeşme’de yaptığı mitingteki kalabalığın fotoğrafını koydu. Başbakan Erdoğan’ı desteklemek için Kazlıçeşme’de toplanan yüzbinlerce kişiyi dünyaya Gezi Parkı eylemcileri olarak gösterdi.

Daha önce Taksim’den saatlerce yaptığı yanlı yayınlarla büyük tepki toplayan CNN, Başbakan Erdoğan tarafından da sert bir şekilde eleştirilmişti.

Çin’de amonyak sızıntısı nedeniyle havaya uçan fabrikada en az 113 işçi yaşamını yitirdi.

Çin’in kuzeydoğusunda bir tavuk çiftliğinde sabah erken saatlerde meydana gelen şiddetli patlama en az 113 kişinin ölümüne, 34 kişinin yaralanmasına yol açtı.

Çin medyasındaki haberlere göre, çiftliğin kesimhanesinde gerçekleşen büyük çaplı patlamaya likit amonyak sızıntısı neden oldu.

300 kişinin çalışmakta olduğu kesimhanenin büyük bir gürültüyle infilak ettiğini kaydeden görgü tanıkları, ardından tesislerde başlayan yangının büyük bir paniğe yol açtığını ve itfaiye tarafından beş saatte söndürüldüğünü belirtti.

ABD’de 72 yıl önce kurulan İnsan Hakları ve Özgürlükleri İzleme Örgütü Freedom House, 2013 yılı basın özgürlükleri raporunu yayınladı. Dünya genelinde tablo kötü. Basın ve ifade özgürlüğünün gerilediği Türkiye de, 197 ülke arasında 120’nci sırada yer aldı.

(CNN TÜRK) —
“Dünyada özgür medyanın varlık gösterdiği oran; son 10 yılın en düşük seviyesinde…”

En kötü durumda olan ülkeler; İran, Belarus, Küba, Kuzey Kore, Türkmenistan, Özbekistan, Ekvator Ginesi ve Eritre.

Rapora göre, bu ülkelerde özgür basın hiç yok ya da güçlükle faaliyet gösteriyor.

Yunanistan’da da kısıtlamalar ülkeyi “yarı özgür” kategorisine soktu.

Ekvador, Mısır, Gine Bisav, Paraguay, Tayland, Kamboçya, Kazakistan ve Maldivler de özgür olmayan ülkeler kategorisine geriledi.  

Türkiye, önceki yıllarda olduğu gibi “kısmi özgür” ülkeler arasındaki yerini koruyor, ancak geçen yıla göre gerileme var.

2012’de 55 puanla 197 ülke arasında 117. sırada ilken, bu yıl 56 puanla 120’inci sıraya düştü..

Türkiye, Kongo, Fiji, Liberya, Makedonya ve Seyşeller ile aynı sırayı paylaşıyor.

Rapora göre, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü kısmi olarak uygulanıyor. Bu özgürlükler ceza hukuku ve terörizm kanunlarındaki bazı maddelerle kısıtlanıyor.

Ayrıca raporda Türkiye’ye; gazeteci, öğrenci, sendika lideri ve subayları yargılamadan cezaevinde tuttuğu gerekçesiyle eleştiriler var.

Raporda, “Ergenekon darbe planı çerçevesinde yapılan baskınların ardından gelen gözaltılar nedeniyle de Türkiye dünyada en çok gazeteciyi hapseden ülke olmaya devam ediyor” deniliyor.

Çin’in kuzeyindeki Hıbey eyaletinde fare zehiri katılmış yoğurt yiyen iki kardeş hayatını kaybetti.

Şinhua ajansının haberine göre, kız kardeşlerin büyükannesi, Lianghı köyünde çocukların kreşine yakın bir yerde bulduğu yoğurtları eve götürdü.

Çocukların, 24 Nisan’da yoğurdu yedikten sonra zehirlenme belirtileri gösterdikleri ve birinin hastaneye götürülürken, diğerinin ise dün yaşamını yitirdiği ifade edildi.

Polisin yaptığı araştırma sonucu, rakip kreşlerden birinin sahibinin, çocukları okuluna çekmek için yoğurtlara zehir koydurttuğunu itiraf ettiği belirtildi.

Yoğurdu olay yerine bırakan şüpheli ise göz altına alındı.

İsrail istihbarat çevrelerine yakınlığıyla bilinen Debka sitesi, MİT ve MOSSAD yetkililerinin Suriye konusunda istihbarat paylaşımına karar verdiğini iddia etti.

İnternet sitesinin iddiasına göre anlaşma, İsrailli ve Türk heyetlerin Mavi Marmara tazminatıyla ilgili görüşmesi sırasında oldu. Görüşmede tazminat konusunda kriterlerin belirlenmesi 1 saatten kısa sürdü. Hemen ardından Suriye krizi masaya yatırıldı. Taraflar, Suriye krizi ile ilgili istihbarat kaynaklarının paylaşılması için bir mekanizma kurulması konusunda mutabık kaldı.

Debka sitesi ayrıca, MİT Başkanı Hakan Fidan ile MOSSAD Başkanı Tamir Pardo’nun da bir araya geleceğini öne sürdü.

Debka, iki ülkenin istihbarat yöntemleri konusunda da iddialarda bulundu. Türkiye ve İsrail’in Suriye’de farklı milis gruplarla temasta olduğunu, Türkiye’nin Suriyeli isyancı ve Lübnanlı muhbirleri kullandığını, ancak İsrail’in teknolojik imkanlarının daha ileri olduğunu öne sürdü.

Mısırlı bir grup kadın, sözlü tacizde bulunmakla suçladıkları Mısır Enformasyon Bakanı Salah Abdulmaksut aleyhine gösteri düzenledi.

Başkent Kahire’deki Mısır Radyo ve Televizyon Kurumu (Maspero) binası önünde toplanan kadınlar, Mısır Enformasyon Bakanı Abdulmaksut’un istifa etmesini istedi.

Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) kökenli Abdulmaksut’un, geçen çarşamba günü düzenlediği toplantıda bir kadın gazetecinin, “kendi döneminde basında hiçbir ilerleme kaydedilmediği” yönündeki eleştirisine “Gel sana anlatayım, ilerleme olmuş mu olmamış mı” şeklindeki cevabı “sözlü taciz” olarak yorumlanmıştı.