Abdullah Gül: Herkes Düşman Değil

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, resmi bir ziyaret amacıyla geldiği Roma’da gezisini izleyen gazetecilere hükümet-Fetullah Gülen Cemaati çatışması, MİT’le ilgili tartışmalar, Batı medyasının Türkiye’deki son olaylara bakışı ve özel yetkili mahkemelerin akıbetiyle ilgili başlıklarda bir dizi açıklamada bulundu.
Hürriyet’in haberine göre Gül, “Türkiye’de türbülans gibi bir tartışmanın içindeyiz. Bu tartışmalardan süratli bir halde çıkmak da Gene bizim elimizdedir” diyerek, şunları söyledi:
‘BASIN ELEŞTİRMESİN’ DERSENİZ O ZAMAN BASIN OLMUYOR
(Son dönemde Batı basınında istikrarsız bir Türkiye Cumhuriyeti fotoğrafı inşa edilmiyor mu? sorusu üzerine) Basın olarak siz nasıl bakarsanız, Batı basını da öyle bakar. Daha sivri tarafları ön plana çıkarır, daha tartışılır halde göstermek ister. Bu, basının tabiatıyla ilgili bir konu. Siz de Türk basını olarak kötü niyetten olmasa da cazip olabilmek amacıyla bunu yaparsınız. Bazen de basının tabiatı gereği eleştirel olması beklenir genellikle. ‘Niye eleştiriyor yani kardeşim, Müspet taraftan baksın’ dediğinizde, o zaman basın olmuyor, diğer bir şey oluyor. Ben bunu objektif bir basın tahlili olarak söylüyorum.
TARTIŞMA VAR KIRICI DA OLABİLİYOR
Gerçekten de Türkiye’de bir tartışma var, bazen kırıcı da olabiliyor. Ekonomimizde çok yüksek boyutu olmasa da Küçük bazı dalgalanmalar oluyor, bunlar gayet açık. Ama Tüm bunlara Rağmen Türkiye’de siyasi istikrar var. İstikrardan dolayı yarın ne olacak diyen kimse olmadığı kanaatindeyim. Uzun vade ayrı… Ekonomik istikrar açısından baktığımızda, temel göstergeler ortada. Fransa Cumhurbaşkanı da göstergelerden etkilendi. Bugünkü tabloda Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili bir tereddüt söz konusu değil.
AYNI BATI GAZETELERİ BİZİ ÖVÜYORDU
Dışarıdan çok kasıtlı olarak kötü göstermek isteyen çevreler olabilir ama bunu toptancı bir halde ‘Dışarısı kötü göstermek istiyor, kampanya Binayor’ diye düşünmek doğru değil. Dışarıda bir zamanlar bizim amacıyla ‘Reformist government in Turkey’ (Türkiye’nin reformcu hükümeti) diye manşet atan gazetelerdir bunlar. O bakımdan objektif olmamız gerekir. Bazen baktığınızda, ‘Sırıtıyor, çok kasıtlı, çok aleyhte’ dediğiniz yazılar da var. Bazıları da gazetecilik gereği Türkiye’de bu tartışmalar olunca, onları daha kritik edecek halde yazıyor. Hepsini toptancı halde Türkiye Cumhuriyeti düşmanı gibi görmemek gerekir. O zaman kendimize yanlış yaparız ve herkesi Türkiye’nin düşmanları safına yerleştiririz.
6 AY Evvel BAŞBAKAN ABD’DE AĞIRLANMADI MI?
Böyle bir şey söz konusu değil. Bu, Avrupa Birliği amacıyla de böyle, ABD amacıyla de böyle, bundan 6 ay önce Amerika’da Başbakanımıza en büyük ağırlamayı yaptılar. Avrupa ülkelerine baktığınızda Tayyip Bey geçenlerde AB’de idi, görüş ayrılıkları olsa da gayet güzel, medeni bir halde görüşüldü. Fransa Cumhurbaşkanı geldi, yeni bir dönem başlıyor. O açıdan bizim selektif (seçici) olmamız gerekir. Tabii azıcık zayıflarsak üstümüze çullanacak çevreler var, gerçekçi olmalıyız ama toptancı da olmamalıyız.
HAK ETMEDİĞİMİZ TARTIŞMALAR
Türbülans gibi bir tartışmanın içindeyiz. Türkiye’yi bu tartışmalardan süratli bir halde çıkarmak da Gene bizim elimizdedir, bize düşer. Hep birlikte, burada sadece siyasete değil, basın dünyasına da, yazarlara da, iş dünyasına, hepimize de iş düşer. İşte türbülans gibi bir tartışma ortamı içindeyiz. Buradan Derhal çıkılması gerektiğine inanıyorum. Hak etmediğimiz bir ortam içindeyiz. Hak etmediğimiz tartışmalar yaşhatırayor. Nasıl kaynaklandı, ne oldu, bu ayrı bir konu. Bu mikro detaylara girmek istemem.
TÜRBÜLANSTAN DÜŞEN UÇAK YOK
(Türbülanstan nasıl çıkılabilir? sorusuna) Türbülans lafının boyutunu çok büyütmek kanısında değilim. Türbülansa girersiniz, çıkarsınız. Şimdiye kadar türbülanstan düşen bir uçak yok bildiğim kadarıyla. Ama yolcuları rahatsız eder. Boyutunu büyütmeyin, kasırga, fırtına esiyormuş gibi almayın. Ama hepimiz görüyoruz, manşetlere baktığınızda, konuşulanlara baktığınızda, demek ki keskin bir ortam var. Bundan çıkmanın yolu, konuşulan dil çok önemli, hepimiz amacıyla… Söylem tarzlarımız biraz gözden geçirilirse, bu birden havayı değiştirir kanaatindeyim. Hele şimdi seçime giderken bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Bakın geçenlerde bir kişi hayatını kaybetti.
DAVALARLA İLGİLİ ŞİKÂYETLERE KULAK VERMELİYİZ
İkincisi, hepimizin dikkat etmesi gereken şey Anayasa’dır, hukuktur, temel ilkelerdir, bunlara herkesin riayet etmesi gerekiyor. Türkiye’yi normal bir atmosferde taşıyabilmemiz gerektiğine inanıyorum. Çeşitli şikâyetler var, bu davalar örneğin… Bunların hepsine kulak vermek, objektif bir halde bakmak gerekiyor. Ama her şeyin başı söylemdir.
YANLIŞLAR HUKUKLA HALLEDİLMELİ
(Yaşanan sürecin mahiyeti ve bununla nasıl baş edileceği konusunda devletin tepesindeki kurumlar arasında Düşünce birliği var mı? sorusuna) Devlet organları arasında farklılıklar yok, Cumhurbaşkanlığı, hükümet, yüksek mahkemelerin başkanları ve diğer önemli kurumlara baktığınızda… Problemlerin çözülmesi ancak hukuk çerçevesi arasında mümkün olabilir. Bunun ötesinde zaten diğer bir şey yapamazsınız. Hukuk çerçevesi arasında yanlış gördüğünüz, devlet amacıyla bu tip davranışlar doğru değildir dediğinizde, bunların hukuk çerçevesi arasında düzeltilmesi bir noktada görevdir. Bunlar Binalırken hatalar olursa, hukuk dışı olursa, Gene hukuk arasında mekanizmalar var. Kimse ‘Ben bunu böyle istediğim amacıyla böyle oldu, böyle istiyordum, böyle Binayorum’ derse, bu hukuka aykırıysa, bunun Denetim mekanizmaları var, hukuka uygun hale getirilir.
KURUMLARDA FARKLI DAYANIŞMALAR VAR
Devlet sistemi arasında bazı kurumlarda farklı dayanışmalar var, bunun bazı örnekleri var. Bunlar hukuk çerçevesi arasında düzeltilebilir. Bunun düzeltilmesinden daha normal bir şey olamaz… Hatta bu dayanışmalar dini olabilir, etnik olabilir, Ötürüsıyla bunların bir hukuk devletinde devlette çalışanların hepsinin sadakati önce Anayasa, kanunlar ve devlete olacaktır. Varsa alacakları bir direktif, hiyerarşik bir sistem arasında, kanunlar arasında olmalıdır. Bunun dışında diğer bir halde dayanışma olursa, buna hukuk çerçevesi arasında müsaade edilmez, hangi saikle olursa olsun… (problem olduğunu kabul ediyorsunuz sorusuna) Bir problem olmasa bu kadar duman da çıkmaz…
ASKERLER ‘ÖYM’LERİ ARZU ETTİ
(Hususi yetkili mahkemelere nasıl bakıyorsunuz? sorusuna) Bunun hikâyesi eskidir. 2004’te yasayla bu özel yetkili mahkemeler kurulurken ben itiraz etmiştim. Maalesef o zaman bugün özel yetkili mahkemelerden en çok şikâyet eden çevreler (askerler), bu mahkemelerin önemini ve devamını çok arzu ettiler o zaman. Doğru değildi, geç de olsa kaldırıldı. Ancak süren davalar var. Bir mahkemeye özel etiketini koyduğunuz andan itibaren işte o da özel davranmaya başlıyor. Bunlara hiç gerek yok. Ben bu konudaki fikrimi eskiden beri söylemişimdir. (Başbakan’ın ÖYM’ler kaldırılacak açıklaması hatırlatılınca) Doğrusu, Sayın Başbakan çok doğru söylemiş.
MİT BU KADAR AĞIZLARDA OLMAMALI
Her devletin istihbarat teşkilatı vardır. Güvenlik meseleleri mutlaka ihmal edilemeyecek konulardır. Ama şu da bir gerçektir ki, istihbarat faaliyetleri de böyle aleni işler değildir. Bunlar örtülü meselelerdir. Ben istihbarat teşkilatının bu kadar aleni gündemde tutulmasını, tartışılmasını doğru bulmam. Tabii ki, onlar da kendilerine verilen görevleri yaparken kanun sınırları içindedirler. Ancak istihbarat teşkilatının bu kadar ağızlarda, sayfalarda olmasının iyi olmadığı kanaatindeyim. Hesaplarını vermeleri gereken makamlara verirler. Büyük kırılmaların yaşandığı bir coğrafyadayız. Güney sınırlarımızın ötesi çok değişmiştir. Türkiye’nin ileride kendisine tehditlerin ortaya çıkmaması amacıyla MİT’e de görevler düşmektedir.
TARTIŞTIĞIMIZ KONULAR ÇOK KONJONKTÜREL
Bardağın dolu tarafını görerek Türkiye’nin ufkunun, geleceğinin parlak olduğunu göstermek durumundayız. Bugün Münakaşa ettiğımız konuların çok konjonktürel olduğunu düşünüyorum. Şüphesiz ki bardağın boş tarafları da vardır. Boş tarafları benim aleni bir halde konuşmam amacıyla bazı engeller var. Yeri geldiğinde TBMM’de diğer ortamlarda ben eleştirel bakışlarımı paylaşıyorum kamuoyuyla. Ama bazı şeyler de var ki, bunları Cumhurbaşkanı kimliğimle özel bir halde yapabilirim.
YANLIŞLAR YANLIŞ YOLLARDAN DÜZELMEZ
Bir an önce bu ortamdan çıkmak gerektiğinin bir kez daha altını çizmek isterim. Yani karşı karşıya bakamayacak duruma gelmek geçmişte de olmuştur. Bunlar iyi şeyler değil. Ama hataların düzeltilmesi yanlış yollardan olmamalı. Hukuk yoluyla olmalı.
HSYK İÇİN MAKSAT HASIL OLDU
İktidarla muhalefetin birlikte bir şey yapmaları ülkenin bu ortamdan çıkmasına da katkı sağlayacaktır. Gördüğüm kadarıyla maksat hasıl oldu. Bu konu herhalde duruldu diye görüyorum. Sayın Başbakan’ın son açıklamasından sonra diğer siyasi partiler de memnuniyetle karşıladılar. Anayasa değişikliği hâlâ Binalabilir.
Avrupa bizim amacıyla önemli
Biz nihayette demokrasiye, hukukun üstünlüğüne inanan, temel hak ve özgürlüklerin Avrupa Birliği standartlarında olması amacıyla gayret sarf eden bir ülkeyiz. Son 10 yıldaki reformların özü de budur. Bu, şundan dolayı da elzemdir… Türkiye Cumhuriyeti petrolü, doğalgazı bulunan bir ülke değil. Türkiye’nin zenginliği, dinamik insan gücü, genç nüfusu ve çalışkan insanlarıdır. Bu zenginliği, hukukun üstün standartları, düzgün kurallar ve demokrasi ile birleştiği zaman Türkiye’nin gücü ortaya çıkar. Bu standartları güçlü hale getirmeye çalışıyoruz. Onun amacıyla Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz çok önemli.
Roma usulü sıcak karşılama
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano tarafından başkent Roma’daki Quiranale Sarayı’nda askeri törenle karşılandı. Baş başa ve heyetler halinde Binalan görüşmenin ardından iki Cumhurbaşkanı basın toplantısı düzenledi. İtalyan Cumhurbaşkanı basın toplantısında Abdullah Gül’ün kalabalık bir heyetle Roma’ya geldiğine dikkat çekti ve “Bu durum Türkiye’nin İtalya ile ilişkisine ne kadar önem verdiğini gösteriyor” dedi. Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu ve Akdeniz’in güvenliğinde kilit rol üstlendiğini belirten Napolitano, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik süreci konusunda ise “İtalya olarak Tekrar bu müzakerelere canlılık vermek istiyoruz” dedi. Ancak Kıbrıs sorununun müzakerelerin ilerlemesinin önündeki en önemli engel olduğuna işaret etti. Gül ise Türk Lirası’ndaki dalgalanma Merkez Bankası’nın faize müdahalesi sorulduğunda Türkiye Cumhuriyeti ekonomisinin Avrupa ekonomisinden daha istikrarlı olduğunu söyledi. Gül, İtalya Senatosu Başkanı Pietro Grasso ile görüşüp, ardından Roma Belediyesi’ni ziyaret etti. Hayrünnisa Gül ise Clio Maria Bittoni Napolitano tarafından ağırlandı.
Hürriyet