-
Yazarlarımız

ANNE SEVGİSİ ( Arife Beyhan Yazıyor )

Sevgiyi yeryüzünde herkes hak eder. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler bile… Gerçek, içten sevgi, maalesef sahte sevgiler karşısında cok azınlıktadır. Ama bunun yanında, kimileri karşısında ki kişiye kendisinden fazla değerverir. Ve bir gün anlar ki aslında kendinden başkasına fazla değer vermemek gerekir. Bu maalesef böyle… Keşke böyle olmasaydı, keşke gerçek sevgiler çoğunlukta olsaydı.

Peki anne sevgisi? “Anne” nasıl sever çocuğunu? Ona beslediği duygu, ne zorluklar yaşayarak ve nasıl başlar? Gelin beraberce bu ayrıntıya bakalım.

O sevgi, çocuk sahibi olma arzusu gönlüne doğduğunda başlar. Sonradan dokuz ay boyunca karnında taşır. Bu dönemde, mide bulantısı çeker, sürekli kendini hasta hisseder, ayakları şişer, derisi gerilir, normal halinde altmış kiloyu geçmezken taa seksen kilolara çıkar. En basit işler yaparken bile nefesi kesilir. Çünkü nefesini, kendinden çok seveceği varlıkla paylaşır. O minnacık tohum, karnında tekme atarken, anne çok geceyi uykusuz geçirir. Ve dokuz aylık süreyi, sırf o varlığa kavuşmak için, sabrederek bekler. Peki doğum? Erkeklerin hiç tadamayacağı, hayatın en tarif edilmez anı… Mucizevi olan bu acıları, anne sadece ve sadece bir amaç için çeker, evladına kavuşmak için…

Peki bunları hisseden anne; çocuğuna, evladına sahte sevgi verebilir mi? Tabii ki annelik duygusunda sahtelik yoktur. Sadece bazı anneler sevgisini daha az gösterir. Aslında, anne çocuğuna sevgisini hep göstermelidir. Hamile liği esnasında, bebekliğinde, okul yıllarında, gençlik döneminde, hatta o çocuk büyüyüp veli olduğunda bile. Anneler için yaşı ne olursa olsun çocuk hiç büyümez . Ama çocuklarda annelerin kıymetini bilmelidir. Zaten güzel dinimizde, “Cennet annelerin ayağı altındadır” demez mi? Annenin kutsallığı ön plana çıkarılmaz mı?

Aslında, bir annenin çocuğuna iyi bir anne olabilmesi için, onun da çocukken mükemmel bir sevgi ile büyümüş olması gerekir. Otu çek köküne bak. Ağaç yaşken eğilmez mi? Burada babalara da görev düşüyor. Eğer, geleceğimizin çocuklarının, sevgi dolu ve bu sevgiyi paylaşabilen bireyler olmasını istiyorsak, onlara sevgimizi göstermemiz gerekiyor. Avrupada “aile” kelimesi kaybolurken, ailemize sıkı sıkıya sarılıp sevgi ile, şevkat ile bağlanmamız gerekiyor. Sürekli itilen, aşağılanan bir çocuktan ne beklenebilir? Burada size uzmanların tespitlerini aktarmak istiyorum: Hep eleştiri ile yaşayan çocuk ayıplamayı öğrenir, düşmanlık ile yaşarsa kavga etmeyi öğrenir, alay ile yaşarsa çekingenliği öğrenir, utançla yaşarsa suçluluğu öğrenir, hoşgörüyle yaşarsa sabırlı olmayı öğrenir, teşviklerle yaşarsa güvenmeyi öğrenir, övgülerle yaşarsa takdir etmeyi öğrenir, güven içinde yaşarsa inanmayı öğrenir, kabul edilmişlikle yaşarsa sevgiyi bulmayı öğrenir. Yeryüzünde, tüm çocuklar anne sevgisini bekler. Çoğu zaman evlat, babadan çok anneyi sever.

Belki şimdi çoğunuz, madem anne evladını çok seviyor, neden sokaklar kimsesiz terkedilmiş çocuklarla dolu, neden hastanelerde dayak yemiş, acı çekmiş olan çocuklar yatıyor? diye soracaksınız. Bence temel sorun, üst tarafta açıkladığım gibi o annenin çocuklukta sağlıklı bir sevgi ile büyümemiş olmasındandır. Bunda biraz da eğitimsizliğin rolü var tabii.

Gelin, anneler, babalar! Çocuklarımızı gerçek sevgi ile besleyelim, yetiştirelim. Her isteklerini yapalım demiyorum, kurallarımız olmalı. Hayattaki zorlukları öğreterek onları sevelim. İyi örnek, anne-baba olalım ki onlar da ilerde düzgün yetişkinler, veliler olabilsinler.

Yazımı şu cümlelerle sonlandırmak istiyorum; kürtaja gerek duyulmadan, yeryüzündeki tüm çocukların yaşam hakları ellerinden alınmadan, gerçek sevgi ile güzel günler yaşamalarını diliyorum.Saygılarımla…

Arife BEYHAN

Bütün anneler, Teşekkür borçludur kuzucuklarına. Çünkü, Onlar yapmıştır “kadını” “ANA” .

Arife BEYHAN

Arife BEYHAN

1979 yılında Liège'de doğdu ve 5 kız çocuklu Karamanlı bir ailenin 3’üncü kızıdır. Evli ve iki çocuk annesidir. Fransızca, İngilizce ve flamanca bilmektedir ve bir mağazada satış müdürüdür.

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu