Arkadaş İhaneti Depresyon Sebebi
Depresyonun bir çok nedeni var. Bunlardan bir tanesi arkadaşlarınızla ilişkili. Uzman Psikolog Zaza Yurtsever, arkadaş ihanetinin yani halk dilinde “dost kazığı”nın depresyona neden olduğunu söyledi. Yurtsever, arkadaşları tarafından ihanete uğramış birinde, değersizlik duyguları, kendini sorgulama, yeni arkadaşlıklar kurma korkusu, öfke, suçluluk ve depresyon oluştuğuna dikkat çekiyor. Yurtsever’e göre arkadaşlık derecesi ne kadar yakınsa yaşanan acı da o kadar büyük oluyor.
En yakın arkadaş tarafından ihanete uğramak dünyada neredeyse tüm insanların yaşadığı bir olay. Uzman Psikolog Zaza Yurtsever bu olguyu, kişinin kendine çok yakın hissettiği bir arkadaşı tarafından maddi ya da manevi zarar görmesi ve bu zararın hayal kırıklığı ve psikolojik problem olarak kişiye geri dönmesi olarak yorumluyor.
Yurtsever, “Dolayısıyla da bir arkadaş tarafından ihanete uğramak kişiyi aile içi yaşadığı bir ‘ihanetten’ daha fazla etkiliyor. Konunun uzmanlarından Amerikalı Jan Yager yaptığı araştırmalar sonucunda arkadaş ihanetine maruz kalmış insanlarda değersizlik duyguları, kendini sorgulama, yeni arkadaşlıklar kurma korkusu, öfke, suçluluk ve depresyon oluştuğunu belirtiyor. Yapılan araştırmalar arkadaşlıkların çok hızlı başlaması, kişilerin daha birbirlerini tanımadan çok yakın bir ilişkiye girmeleri bir risk faktörü özelliği taşıyor. Aynı şekilde statü ve kişisel değerlerdeki farklılıklar ve almak-vermek konusundaki dengesizlikler de bir arkadaşlıkta er ya da geç ciddi sorunlar oluşmasına yol açıyor.
Bütün diğer konularda olduğu gibi arkadaş ihanetinde de en büyük rolü duygular oynuyor. Arkadaş ihanetine yol açan duyguların başında haset geliyor. Belirli bir ölçüye kadar haset insanların motivasyonunu ve performansını yükseltirken, söz konusu olan yıkıcı haset olduğunda ortaya son derece olumsuz sonuçlar çıkabiliyor. En yakın arkadaşın başarısının yarattığı ve içinde kötülük, güçsüzlük, çaresizlik ve öfke barındıran yıkıcı haset duygusunun kaynağında kişinin yaşadığı yoğun aşağılık komplexi yatar. Yıkıcı haset yaşayan kişi başarılı arkadaşını devamlı eleştirir, onu hiçbir zaman başarısından dolayı kutlamaz ve en zayıf dönemlerinde onu ezmek için fırsat kollar.
Bir arkadaşlığın bitmesine yol açan duygusal nedenler sıralamasında bastırılmış öfke ikinci sırada gelir. Kişi zaman içerisinde birçok nedenden dolayı arkadaşına öfkelenir, bu öfkeyi konu edip bir çözüm üretmek yerine, arkadaşlığı tehlikeye atmamak için öfkesini içine atar. Ama tam da bu davranış finalde arkadaşlığın bitmesine yol açar. Zira yıllarca biriktirilmiş öfkenin bir anda yanardağ gibi patlamasını birçok arkadaşlık kaldıramaz.
Yukarıda söz konusu olan duygular daha çok statü, eğitim ve fiziksel özellikler bakımından eşit olmayan arkadaşlıklarda gözlemlenirken, nispeten eşit olan arkadaşlıklarda da partnerlara yönelik rekabet arkadaşlığın bitmesine yol açar. Konunun uzmanlarından April Bleske’ye göre nispeten eşit bir arkadaşla sevgilinin arasında zaman içerisinde bir çekim oluşması oldukça olası bir durumdur. Zira bize beğenen sevgilinin bize oldukça benzeyen arkadaşımızı da beğenmesi olasıdır. Ayrıca yakın arkadaşımız bizimle geçirdiği zamandan dolayı sevgilimizle de çok zaman geçirir ve onun hakkında bir yığın özel bilgiye sahiptir.”
Kıskançlık Dostluğu Bitiriyor
“İki arkadaşın saatlerce konuşmaları, aradaki yakın bağ ve ortak geçmiş partnerlerin kıskanmasına ve kişiyi bir tercih yapma zorunda bırakmalarına yol açar. Birçok insan bu durumda aşk ilişkilerini riske atmaktansa arkadaşlık ilişkilerini sonlandırırlar. Ama aynı şekilde arkadaşın da sevgiliyi kıskanması ve bunun sonucunda arkadaşlık ilişkinin bitmesi mümkündür.
Bir arkadaşlık hangi nedenden biterse bitsin, kişilerin kendilerini yargı enerjisinden uzak tutmalarında fayda vardır. Yani kendini ‘kurban’, ötekini ise ‘fail’ olarak algılayıp, sonradan da zaman zaman ötekini ‘bencillik ve kötülük’ sıfatlarıyla, zaman zaman da kendini ‘aptallık’ sıfatıyla yargılamak, ancak kişinin bu deneyimden gereken sonuçları çıkarmamasına yol açar. Mesela bazı insanlar birkaç defa ‘dost kazığı’ yedikten sonra bu deneyimlerinden ‘insanoğluna güvenilmez’ kanaatine vararak yakın arkadaşlık ilişkilerinden uzak kalırlar. Dolayısıyla da yapmış oldukları deneyimi ‘kötüye kullanırlar’ ve onu bir şans olarak göremezler.
Oysa bir insanın benzeri deneyimler yapması onun kendisiyle ilgili bir gerçeği görmesine yöneliktir. İnsanın defalarca arkadaşlıklarda güven sarsıntısı yaşaması belki de onun ‘bu tür’ insanları çektiği anlamına gelebilir. Belki de kişi kendi kendisiyle girmiş olduğu negatif ilişkiden dolayı bilinçaltı daha iyi arkadaşlar hak etmediğini düşünüyordur. Ya da kendini diğer insanların sorunları çözmek zorunda hissediyor ve böylelikle de kullanılmaya kendisi zemin hazırlıyordur. Yani kişiye arkadaşı tarafından yaşatılan ‘hayal kırıklığı’ kendisiyle ilgili gerçekleri görmesi içindir.”