-
Yazarlarımız

BELÇİKA’DA YETİŞEN GENÇLİĞİN SUÇLUSU KİM? (Arife Beyhan YAZIYOR )

1960 yılında başlamıştı Belçika serüvenimiz. O zamanlar gelecek yeni nesillerin, kaybolabileceğini düşünemiyorduk bile. ‘’Misafir İşçi’’ olarak gelen ilk Türkler, bu ülkede kalıcı olabileceklerini hayal dahi etmediler. Hep kafalarda bir ev, köyde bir tarla parası kazanıp geri dönmek vardı. Hep Almancı Ahmet, Almancı Mehmet olarak geri döneceklerdi. Zamanla paraları oldu. Hatta çoğunun birer Olga sevgilisi de. Büyük bir bölümü eş ve çocuklarını getirdi. Ama getirilen bu çocukların eğitimleri maalesef unutuldu.

Peki, isteseler bile çocuklarının eğitimine önem verebilirler miydi? Kim bilir? O dönemde onların şartlarında bu mümkün müydü? Bulundukları ülkenin dilini bilmeden çocuklarına destek verebilirler miydi? Sadece para biriktirmek gibi bir amacı olan kişi, çocuklarına ne derece faydalı olabilirdi?

Peki, sevabıyla günahıyla eskileri eskide bırakalım. Günümüze gelelim. 2013 yılında Türk gençliği olarak neredeyiz? Emir KIR, Mahinur ÖZDEMİR, Serdar KILIÇ, Hadise… Bir elin parmaklarını dolduramayacak kadar olan bu başarılı kişiler, bizi, geleceğimizi kurtara bilirler mi? Onlarla övünüp oturmak diğerlerine ne kazandırır? Her şahıs kendinden sorumlu değil mi? Evet onlarla ve yaptıkları işlerle gurur duyacağız. Ama onların gücü gençlerimizin içinde bulundukları problemleri çözmeye maalesef yetmez, yetmeyecektir de.

Çok net rakamlar olmamakla birlikte size istatistikî bir tablo vermek istiyorum. Belçika’da 40-50 bin civarında bulunan Yunanlı vatandaşların 2-3 bin üniversiteli öğrencisi var. Sayıları 200-250 bin kadar olan Türk vatandaşların ise üniversiteli sayısı 2-3 bin değil. 1800 civarı diye biliyorum. Şimdi bu durumu hazırlayan etmenlere birlikte bir bakalım.

Ana dilini tam anlamıyla bilmeyen gençler; iki kültür arasında bocalayanlar, her ne kadar dinimizi yaşamak kolaylaşsa da yaşamayanlar, çeşitli sorunlarla boğuşanlar, dinimizin emrettiği evliliği yobazlık sayıp her ay bir sevgili seçenler, gece kitap okuyup uyumak mutluluğu, eğitimi diskoteklerde arayanlar, okulu hiçe sayıp dersleri asanlar, ileride birer hanımefendi, beyefendi adayı olarak dillerinden güzel sözcükler çıkması gerekirken, çok çirkin sözler ve küfürler edenler, uyuşturucu ve esrar kullananlar, ana babaya ve büyüklere karşı saygıyı unutanlar, kültürünü unutup yozlaşanlar, gerçekte olmadığını bildiği halde Belçikalılaşmış olanlar ve daha neler neler…

Peki, tüm bunların suçlusu kim? Siz, biz, ben veya onlar mı? Vatanına geri dönmek arzusu ile yanıp, para biriktirip çocuğunu ihmal eden veliler mi? Yoksa kendi vatandaşlarını yetim çocuklar gibi gurbet yetimhanelerine gönderen Türkiye mi? Ya da misafir işçilerini hiç benimsemeyen, hep pis yabancılar diyen Belçika mı?

Bence saydığım herkes suçlu, hepimiz suçluyuz! Unutmayalım ki rezil olmakta vezir olmakta kişinin kendi elinde. Yerin dibine girmekte, göklerde yıldız olmakta bize bağlı. Eğer çekilen bu kadar çileden ders çıkaramamışsak, hatayı kendimizde aramalıyız. Lütfen ama lütfen gençlerimize sahip çıkalım! Oturup ağlamak, sızlanmak bize bir şey kazandırmaz.

Hadi gelin bugünden tezi yok, düşünelim, fikir üretelim. Kendimizi yetiştirelim ve geliştirelim. Bir olalım, bin olalım, birbirimize can olalım, koruyalım, kollayalım önde giden biz olalım.

Unutmayalım ki bir ülkenin, bir milletin geleceği ancak ve ancak çocuklar ve gençlerdir. Çocuklara yapılan yatırımlar, bizlerin göremeyeceği, geleceğin gerçek hazineleridir… Saygılarımla. Arife BEYHAN

Arife BEYHAN

1979 yılında Liège'de doğdu ve 5 kız çocuklu Karamanlı bir ailenin 3’üncü kızıdır. Evli ve iki çocuk annesidir. Fransızca, İngilizce ve flamanca bilmektedir ve bir mağazada satış müdürüdür.

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu