Cheratte’ın Bakkal Hamza amcası;
Yıl 1985' di, büyük şehir olan Liege Şehir Merkezinden, ufak kasaba olan Cheratte’a taşındığımızda.
Liège; çok büyük olduğu için, Türkler toplu halde ikamet etmezlerdi. Ve bu da biz kardeşler arasında çok Türkçe konuşamamamıza neden oluyordu. Ve açıkçası, Cheratte’a gelene kadar fazla da Türkçe bilmiyorduk.
Cheratte; çok farklı bir kasabadır.
Belçika’nın Valon bölgesinde bulunan, Liege’e bağlı ufak bir yerdir.
Eski maden ocağına sahip olan Cheratte, 1965 yılından sonra çokça Türk göçmenini kabul etmiştir.
Yıllar geçmesine rağmen yerleşim yapısı gereği eski mahalle kültürünü koruyabilmiş, kendine has gelenekleri ve bağlılığı olan müstesna bir kasaba.
Taşındığımızda maden ocağı çalışmıyordu. Bugün ise yıkım aşamasında, büyük bir tarih yok olma yolunda…
Dediğim gibi, 1985’de taşınmıştık.
Türk toplumuyla fazla muhatap olamamış, 6 yaşında bir çocuk olarak, Cheratte’a ilk geldiğimizde çok farklı bir dünyada hissetmiştim kendimi.
Çocuk dünyamda beni etkileyen bir çok faktör olmuştu…
Fazlaca Türk’ün bir arada olması, yazıldığım ilkokulda talebelerin yüzde sekseninin Türk kökenli olması ve o çocukların çok iyi Fransızca bilmemesi. En çok etkilendiğim ise, bir Türk bakkalı olmasıydı:
“Bakkal Hamza amca…”.
O yıllarda bakkal Hamza amcamızın dükkanı okulumuzun yakınında ve ufak bir yerdi. O zamanlar, bugün olduğu gibi çokça Türk ürünü bulunmazdı, bir kaç tane ama o bile beni çok mutlu etmişti.
Hamza amcaya gittiğinizde, Türkçe konuşursunuz. Annemle gittiğimde, diğer mağazalarda olduğu gibi anneme tercüme etmek zorunda kalmazdım, annem rahatça kendi istediğini sorar alırdı. Çocuğunun karşısında ezilmezdi…
Liège bölgesinde, o yıllarda Türk bakkalına pek rastlanmazdı.
Bu yüzden bizim için Bakkal Hamza amca çok önemliydi, olmazsa olmazıydı…
Bugün aradan 34 yıl geçti.
Artık Türklerin yoğun yaşadığı her yerde bir Türk bakkalı bulabilirsiniz. Hatta bu bakkallar, bakkal değil de büyük market niteliğindedir.
Hamza amcamız, sonradan Cheratte’ın tam göbeğine taşır bakkalını. Yıllar geçtikçe Türk ürünleri çoğalır.
Artık gurbetçiler, çilekeş olan Türkiye yolculuğunda, Türkiye’den eziyetle getirdikleri memleket ürünlerini getirmek zorunda kalmazlar.
Sağ olasın Hamza amca ve diğer market, bakkal sahipleri…
Uzun zamandan beri ise, Hamza amcanın bakkalı tamirde. Yani Cheratte halkı bir koşuda alış verişini yapamaz hale geldi. Belki farkında değildi ahali ama çok önemliydi varlığı.
Bizler yoklukta anlarız bazı şeylerin kıymetini. Bakkal Hamza’ da öyle birisi işte.
Belki de o bir çok şeydir…
Sabah kahvaltısında yediğin Türk peyniridir, öğlen Fatma ablanın hazırladığı kısırdır, çocuğun teneffüste içtiği içecektir, akşam yemeğinde yenilen leziz yemeklerdir, akşam televizyon karşısında götürülen çerezlerdir… Kim bilir?..
Hamza amca Kayserlidir. Kayserilidir derken altında gizli bir mesaj içermiyen sadece Kayserilidir. 3 çocuk babasıdır. Çok güzel Fransızcası vardır, genel kültürü ise zengindir.
Okuyan gençleri çok sever, ve bu yola genellikle gelen müşterilerini yönlendirir. Her zaman anlatır iyi bir eğitim almak istediğini fakat şartların onu bu yola ittiğini.
Belki dışardan sert yapılıdır ama içinde merhametli bir babacan insan vardır.
Bir de meşhur tartısı vardır Hamza amcamın. Eski usül, üzerine kilolar takviye edilen, elektronik olmayan nostaljik bir tartı. Müşteriye kesinlikle hak geçirmez, aksine hep kendisi kaybeder, yeter ki hak geçmesin…
Tanıdığım belki en dürüst esnaflardan biridir. Sattığı ürünler daima taze ve kalitelidir, kötü mal vermez müşterisine. Hatta Liège Hal’ inde esnaf mamülle ilgili toptancıda tereddütte kalırsa ” HAMZA aldı, beğendi..” gibi bir itibarı da vardır şehir esnafı arasında.
Kendisi dükkanını kapatıp, izine gittiğinde ise işte o an kıymetini bilmeyenler aynen şöyle der: “Bakkal Hamza artık gelse de dükkanı açsa”.
İnsanoğlu, varken bilmez, hep nedense yokken kıymet bilir.
Halk arasında bakkallık genellikle kolay meslek olarak tanımlanır. Oturduğun yerden para kazanmak gibi.
Açıkcası, eskiden ben de kolay bir meslek olduğunu düşünürdüm.
Taa ki, ben de bir Türk marketinde mesleğe başlayana kadar…
İnsan kendi başına gelmeden, bazı şeyleri anlamazmış…
Hatta kardeşlerimin 3’ü de bu işin içinde, gerçekten taktir edilecek bir meslek.
Belki bakkal Hamza amcanın yazısını neden yazıyorsun diyenler olabilir.
Gurbetçi Türkler bu günlere kolay gelmedi. Kimine göre asimile oldu, kimine göre ise entegre.
Yazının maksadı ise, Hamza amca Cheratte için bir efsane sayılır benim için de. İlk Türk bakkalımız, Belçika’da soframıza gelen ilk Türk ürünümüz…
Bu yazı vesilesi ile, tüm Türk girişimcileri kutluyorum. Allah yollarınızı açık Etsin..
Saygılarımla,
Arife Beyhan
30 Eylül 2019
Cheratte