Ergenekon’un Kritik Bilgileri Deşifre Edildi!
Ergenekon davası başladığı günden bu yana süreci boşa çıkarmak, davayı itibarsızlaştırmak için yürütülen mücadeleye dikkat çeken Bugün’den Adem Yavuz Arslan, “Bugünlerde tekrar hareketlenen operasyon ise tanıklarla ilgili.” dedi.
Başkent koridorlarından kulisleri paylaşan Arslan yazısında, şu bilgiye yer verdi: “Bizzat ilgili kurulda; üst rütbeli bir bürokrat eliyle kritik bilgiler deşifre edildi. İşin en tuhafı da o toplantıda konuşulanlar ertesi gün, bugünkü Silivri buluşmasını organize eden marjinal partinin yayın organında yer aldı.”
İşte Adem Yavuz Arslan’ın analizi:
Gündem çözüm sürecine kilitlendiği için gözden kaçıyor ama bir süredir Ergenekon cephesinde hareketlilik var.
Kastım, bugün Silivri’de İşçi Partisi önderliği, CHP desteğinde yapılacak olan ‘Ergenekon’dan çıkış kuşatması’ değil.
Aslında o olay bile başlı başına uzun uzun analiz edilmesi gereken bir durum.
CHP, İP’İN PEŞİNE TAKILDI GİDİYOR
Hadi İşçi Partisi’ni anlayabiliyoruz ama ülkenin ana muhalefet partisinin marjinal bir örgütün peşine takılıp gitmesi siyaseten izaha muhtaç bir hal.
Bugün Silivri’de muhtemelen bol bol arbede olacak.
İlk günden bu yana baskı altına alınan mahkeme şimdi kuşatılmak istenecek. Dün ‘Ters bir karar çıkarsa hakimler bu salondan sağ çıkamaz’ diye tehdit edenler bugün bir adım daha ileri gidecektir.
Ancak benim kastım bu değil.
Ergenekon davası başladığı günden bu yana süreci boşa çıkarmak, davayı itibarsızlaştırmak için iki koldan mücadele yürütüldü. Birinci bölümü medya ve sivil toplum üzerinden yapıldı.
Psikolojik harbi iyi bilenlerce hazırlandığı belli olan eylem planları yürürlüğe kondu.
Bazı meslektaşlarımız da kendilerine verilen rolü güzel oynadı. Maalesef Ergenekon sürecine destek veren çevreler de ne iddianamelere ne de o iddianamelere bakanların yazdıklarına göz attılar.
Geriye dönüp baktığımızda Ergenekonsever cephenin ciddi mesafe aldığını da söyleyebiliriz.
Bugünlerde tekrar hareketlenen operasyon ise tanıklarla ilgili. Daha önce bu köşede (10 Eylül 2012) ‘Gizli tanıklara organize operasyon’ başlığında davayı saboteye yönelik operasyonları aktarmıştım.
Özetle, gizli ya da açık tanıklık müessesesinin çok önemli olduğunu, ancak sistemin kendisinden kaynaklanan eksiklikler olduğu gibi birtakım ‘görünmeyen networkler’ de el altından sisteme müdahale ettiğini anlatmıştım.
Hatta bu durum Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) 3 Eylül 2012 tarihli 68 sayfalık raporuna da girmişti.
Hem sanık avukatları/yakınları hem de ‘Ergenekonsever cephe’ tanıklara yüklenerek davayı çökertmeye çalışıyordu.
Fakat sürece dair esas darbe ‘içeriden’ geliyor.
Başkent koridorları bu konuda yakası açılmadık kulislerle çalkalanıyor. Bugüne kadar birçok tanığı bir şekilde bertaraf eden çevreler şimdilerde vites büyüttüler.
Son örnekse akla ziyan.
Edindiğim bilgiye göre bizzat ilgili kurulda; üst rütbeli bir bürokrat eliyle kritik bilgiler deşifre edildi. İşin en tuhafı da o toplantıda konuşulanlar ertesi gün, bugünkü Silivri buluşmasını organize eden marjinal partinin yayın organında yer aldı.
Benzer örnekler de var.
Bu konu ‘çözüm süreci’ için de hayati öneme sahip. Örgütün çözülmesi ve dağdan inişler için vereceği bilgilerle anahtar rolü üstlenebilecek kritik tanıklar benzer sorunlar nedeniyle ya çekildi ya da bildiklerini anlatmaya yanaşmıyor.
Ergenekon, Balyoz ve KCK davaları Türkiye’nin şeffaflaşması, demokrasinin güçlenmesi için hayati öneme sahip yargı süreçleri.
Dosyaların özelliği nedeniyle bir kısım acemilikler ya da aksaklıklar yaşandı diye arınma sürecini sabote edecek adımlara göz yummamak gerekiyor.
Çünkü aksi durum; varlığını bildiğimiz, hâlâ Başbakan’ın makam odasına LAW silahıyla saldırabilecek donanım/kabiliyet/irade sahibi örgütlerin tekrar güçlenmesi demektir.
Bu da ‘Bırakınız vursunlar, bırakınız öldürsünler’ demekten başka bir şey değildir.