-
Yazarlarımız

Helal Kesim, Ahilik, Lonca, Dayanışma,..

Belçika’da helal kesim yasaklanıyor.

Konu ve içeriği pek de anlaşılır olmasa da, Walon ve Flaman Parlementoların da kabul edilip, Müslüman ve Yahudi temsilciliklerce Anayasa Mahkemesine götürülmüş, 2019 Ağustos sonu 1Eylül ile yürürlüğe girecek bir yasa.

Pek çoğumuz konudan sosyal medya üzerinden henüz haberdar olmuş ve doğru yanlış yorumlarla hem konuya vakıf olmaya çalışıyoruz hem de içimizdeki isyanı gün yüzüne çıkartıyoruz.

Konuyu önemli kılan helal besin..

Bu konu yani HELAL KESİM yurtdışında yaşayan Müslümanlar için her zaman büyük sorun oldu. Kesim şartlarını bilmediğimiz ve görmediğimiz için çoğu zaman helal sertifikalı esnaflara, kasaplara bile güvenmeyip bir yolunu bulup işi kendimiz halletmeye çalıştık. Konunun zorluğundan dolayı KURBAN’ lafımızı bile kendimiz kesmeyip başka yerlere göndermek mecburiyetinde kaldık.

Bizler 1960′ larda iş ve aş için Avrupa’ya göç etmeye başlayıp, sonra da buraları kendimize yurt edinmişiz. Bazı yanlış politikalarımız yüzünden Birinci nesil büyük zorluklar yaşadı; ikinci, üçüncü nesil derken artık işveren, siyasetçi, yönetici… Olduk.

Yani göçebe kültüründen, yerleşik düzene geçtik.

Yaklaşık altmış senelik serüvenimizde bazen aldatıldık, bazen unutulduk, bazen kullanıldık, bazen de sahiplenildik. Hiç pes etmeden genlerimizin bize verdiği mücadele gücüyle bu günlere geldik.

Bizim kültürümüzde dayanışma en büyük hasletimiz. Bu kültürden dolayı çok zorluklar aştık, birbirimizden kopmadık ve aile yapımız hep sağlam kaldı.

Ama bütün bu duygular içerisinde bizler de büyük hatalar yaptık.

Bizler kültür olarak işleri kolaylaştırmak ve daha güvenilir olmak adına hemen her konuda teşkilatlanıp, işe güvenin yanı sıra ahlak ve liyakati da katan bir toplum olmuş, dünya medeniyetine iz bırakmışız.

Daha 1200′ lü yıllarda Anadolu’ya ilk göç etmeye başladığımızda ecdadımız göç eden Türkmenlere aş, vasıflı iş imkanı, üreten bireyler olmalarını sağlamak ve kıymetli sanatçılar – zanaatçılar yetiştirmek için hemen teşkilatlanıp AHİLİK sistemini kurmuşlar.

Daha yerleşik düzene geçilmemesine rağmen bu sistem kendi içerisinde bölümlere ayrılıp Toplumun insan kalitesinin yüksek tutmakla beraber DEVLET le TOPLUM arasındaki irtibatı sağlıyor, aynı zamanda hayatı kolaylaştırıyordu.

Meslek dalları kendi aralarında LONCA adı verilen meslek odalarına ayrılmış, Her esnafın bir lonca teşkilatı vardı ve loncalar arasında çok sıkı bir dayanışma mevcuttu. Lonca teşkilatının FÜTÜVVETNAME adı verilen yasaları vardı. Lonca üyeleri fütüvvet name adı verilen yasalara uymazlarsa cezalandırılıyorlardı. Loncalar üyelerine mesleki, askeri bilginin yanı sıra toplumsal yaşamın gereklerinden ahlaki ve kültürel eğitimi de veriyorlardı.

Bizim yaptığımız hata da belki burada. Göç etmişiz, nesillerimiz çoğalmış, yerleşik düzene geçmişiz. Yerleşik düzene geçip buraları yurt edinmişiz. Birinci nesil ilk olarak teşkilatlanma işinin temellerini atıp bütün imkânsızlıklarına rağmen bizlere bir yol açmışlar. Artık sanat, siyaset, üniversite, işveren, sporcu her şey olduk, olmaya daha da ileri gitmeye yönetimlerde söz sahibi olmaya başladık.

Şimdi görüyoruz ki bir eksiğimiz var. Ne kadar ilerleme sağlasak da bugün bir helal kesim konusunda bile konuyla ilgili malumat toparlayıp halka anlatacak, halkın inançlarını ve kültürünü devletle uzun vadede müzakere edecek, meslek dallarını bir arada tutacak, onların toplum adına kalitesini ahlaki değerlerle yükseltecek, toplumun yanında meslek dallarının da değerlerini koruyup sorunlarını çözecek bir örgütlenmeyi kurmakta çok ama çok geç kalmışız.

Hala hazırda var olan teşkilatlarımızın, derneklerimizin, sivil örgütlerimizin, düşünce derneklerimizin yanı sıra kurumlarımızın da toplumun ve meslek insanlarımızın bir dayanışmayla en azından lokal örgütlenme adına bir vizyonlarının olmaması ilerisi için de hiç iç açıcı olmaması ortada.

Sonuç olarak bizim değerlerimizi ön plana çıkaran yaşam şartlarımızı ve insan kalitemizi yükselten, toplumsal dayanışmayı sağlayan bir teşkilatlanma revizyonuna ihtiyacımız var. Yoksa daha çok konuşuruz kesim Helal mıydı, haram mıydı?

Saygılarımla,
Arife BEYHAN
1/1/2019

Arife BEYHAN

1979 yılında Liège'de doğdu ve 5 kız çocuklu Karamanlı bir ailenin 3’üncü kızıdır. Evli ve iki çocuk annesidir. Fransızca, İngilizce ve flamanca bilmektedir ve bir mağazada satış müdürüdür.
Başa dön tuşu