‘Her Siyasi Sorunu Aşarız’
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Rixos Grand Ankara Hotel’de düzenlenen Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada, milletlerin tarihlerinde kritik dönemlerden geçtiklerini ifade ederek, “Moderniteden küreselleşmeye geçerken, böyle bir evrede, Türkiye’nin büyük yükselişine hep beraber şahit oluyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin bu süreçte elde ettiği başarıları anlatan Davutoğlu, “Bir taraftan demokratikleşme, diğer taraftan ekonomik kalkınma ve aktif uluslararası itibar konusunda elde ettiğimiz kazanımlar, aslında uluslararası görünürlüğümüzü artırmakla birlikte uluslararası alanda bulunan vatandaşlarımızın katkılarıyla yeni bir tarihi eşiğin içinde olduğumuzu ortaya koymaktadır. Böyle bir dönemde Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’mızın kurulması stratejik bir tercihtir” ifadesini kullandı.
Davutoğlu, toplantının ikinci oturumunda yaptığı konuşmada da yurtdışına çalışmak üzere giden Türklerin durumuna değinerek, 50-60 senelik bir mirasın sonucu olarak bugün 6 milyona yakın Türk vatandaşının yurtdışında bulunduğunu söyledi.
“İlk defa tarihte egemen olmadan, yani devletin sahibi olmadan, başka milletlerle kaynaşma tecrübesi yaşıyoruz” diyen Davutoğlu, başta bunun mekanik bir ilişki gibi görüldüğünü, Avrupa’ya çalışmaya giden Türklerin, insan gücü ihtiyacı sona erince ülkelerine geri döneceklerinin düşünüldüğünü belirtti. Zaman içinde gittikleri yerlerde kendi kimlik ve kültürlerini yaşayan kitlelerin oluştuğunu ifade eden Davutoğlu, “Onların haklarınını, hukukunu korumak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin onurudur” dedi.
Egemenlik kavramının, bir ülkenin, hem kendi topraklarında güç kullanma iradesinden, hem de toprakları dışındaki her bir vatandaşını koruma kapasitesinden ibaret olduğunu belirten Davutoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti devleti her bir vatandaşını bulunduğu yerde koruma kudretine sahiptir“ dedi. Davutoğlu, “Yaşadığımız süreç de, bu gücün ve kudretin test edilme çabasıdır. Bunu test etmeye de kimsenin gücü yetmeyecek” diye konuştu.
“Tarihdaşlığın” önemine de değinen Davutoğlu, modern vatandaşlık kimliğiyle Türkiye ile bağı bulunmasa da kültürel kimlik anlamında kendisini bu devlet ve milletle bağdaştıran geniş bir dost halkası bulunduğunu söyledi. Davutoğlu, yürütülen dış politkayla bu dost halkasının daha görünür hale geldiğini ifade etti.
Yurtdışında yaşayan Türklerden, bulundukları ülkelerin vatandaşlarına dost gibi yaklaşmalarını isteyen Davutoğlu, ırkçı kesimler bulunabileceğini ancak onların nefretlerine aynı şekilde karşılık verilmemesi gerektiğini kaydetti. Davutoğlu, yurtdışında daha çok sayıda insanı “Türkiye dostu” yapmanın, kendilerine verilebilecek en büyük destek olacağının altını çizdi.
“Hiçbir güç psikolojk harekat yapamaz”
Türk vatandaşlarıyla ilgili perspektiflerinin dayandığı zeminleri de anlatan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bunların başında gelen psikolojik zeminin en önemli unsurunun “özgüven” olduğunu söyledi. Özgüvenin, bir milleti ayakta tutan en önemli psikolojik güç olduğunu belirten Davutoğlu, şunları belirtti:
“Her siyasi sorunu aşarız, her kültürel meseleye çözüm buluruz, her ekonomik krizi aşarız, yeter ki özgüvenimiz olsun. Yeter ki kendimize, ait olduğumuz millete, mensubiyet hissettiğimiz medeniyete, vatandaşı olmaktan gurur duyduğumuz devlete güvenimiz sarsılmasın. Aslında son 3 hafta içinde yaşananların eğer tek bir hedefi varsa, bu özgüveni sarsmaktır.”
Türkiye’nin son 10 yılda ekonomide ve dış politikada elde ettiği başarıları anlatan Davutoğlu, bütün bu devrimlerin arkasında özgüvenin yattığını ifade etti. Davutoğlu, “Şimdi birileri bu özgüveni sarsmak istiyorsa, biz topluca, 76 milyon ve dışarıdaki bütün vatandaşlarımızla birlikte ‘Hayır’ diyeceğiz. Bir kere bu milletin damarlarına bu özgüven aşısı yapılmışsa hiçbir güç onu durduramaz. Hiçbir güç bu özgüvenimizi kaybetmemize yol çacak şekilde bir psikolojk harekat yapamaz” şeklinde konuştu.
“Kimse kaygı ifade edemez, hadleri değil”
Kültürel sorunlara değinen Davutoğlu, entegrasyon ve asimilasyonun farklı kavramlar olduğunu, entegrasyon iradi bir tercihken, asimilasyonun kültürel aidiyeti parçalayarak kimlik kaybına yol açtığını anlattı. Davutoğlu, yeni nesillerin kültürel kimliklerini korumak için her türlü tedbirin alınması gerektiğini söyledi.
Ayrımcılığın engellenmesi ve farklılıkların bir çatışma unsuru olarak görülmemesi gerektiğini de dilem getiren Davutoğlu, yabancı düşmanlığının önemli bir tehdit odağı olduğunu ifade etti. Almanya’ya 2011 yılında ırkçı cinayetler nedeniyle yaptığı ziyareti anımsatan Davutoğlu, mağdur Türk ailelerin hikayelerini hayretle dinlediğini belirterek, şöyle konuştu:
“Öyle bir oryantalist zihniyet ki, bunu Alman yetkililere de ifade etmiştim; beni bu acıları yaşayan herkesi dinlemiş birisi olarak yaralayan şey, Alman polisinin Türklerle ilgili her şeyi düşünmesi, Türklerin, eşini, babasını, oğlunu rahatlıkla öldürebilecek bir millet olma ihtimalini düşünmesi ama Almanların içinden ırkçı bir örgüt çıkma ihtimalini göz önüne almaması.”
Son dönemde bir Dışişleri Bakanı olarak infial etmesinin sebebinin de aynı zihniyet olduğunu belirten Davutoğlu, Paris’te, Frankfurt’ta ya da İngiltere’de yaşanan olaylar sırasında Avrupalı yetkililerin kaygı ifade etmemesini eleştirerek, ”Bugün Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokratik bir hukuk devleti olma niteliği konusunda da kimse kaygı ifade edemez, hadleri değil” dedi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Kimse Türkiye’nin geleceğinden kaygı duymasın. Türkiye ayağındaki prangaları kırdı, bir daha da hiçbir pranganın bu ayağa geçirilmesine izin vermeyiz. Çözüm sürecimde bir prangayı kırdık, bir başka pranga getiririz ve Türklerin yürüyüşünün hızını keseriz diye düşününenler bizi tanımamışlar” diye konuştu.
“Müfettiş edasıyla gelirlerse hukuk devleti kurallarına uyarlar”
Almanya’daki ırkçı cinayetlere değinen Davutoğlu, Nasyonal Sosyalist Yeraltı terör hücresi (NSU) davasına girebilmek için büyük çabalar harcandığını anımsatarak, şöyle konuştu:
“Şimdi Avrupalı milletvekilleri gelip olağanüstü şartlardaki bir yere ‘Ben istediğim zaman girerim’ derse, Almanya ne kadar hukuk devletiyse, Türkiye de o kadar hukuk devletidir. Meclis’teki İnsan Hakları Komitesi üyelerimiz giderken sıraya girecekler ve hukuk devleti kurallarına uyacaklar, onlar geldiklerinde her yere girebilecekler. Biz misafir olarak onları her yere, evimizin baş köşelerine oturtur, başımızın tacı yaparız ama müfettiş edasıyla gelirlerse hukuk devleti kurallarına uyarlar.”
Ekonomik ve siyasi durum
Ekonomik ve siyasi alandaki gelişmelere de dikkati çeken Davutoğlu, “Artık ekonomik olarak çalışmak ve sadece karnını doyurmak için giden bir Türk diasporası yok, orada bulunan ülkelerin insanlarına da istihdam sağlayan büyük bir girişimci zümresi var” dedi. Siyasal katılımın önemini de vurgulayan Bakan Davutoğlu, yurtdışındaki Türklere bulundukları ülkelerin kaderiyle ilgilenme ve siyasete katılma çağrısında bulundu.
Çifte vatandaşlık sorununun çözümü için her türlü çabayı gösterdiklerini kaydeden Davutoğlu, vize konusunda da ilerleme sağlandığını belirterek, “İnşallah uzun olmayan bir zamanda AB ile vizeleri kaldıracağız. Bundan eminiz” şeklinde konuştu.
Avrupa ülkelerinde yapılacak seçimlere de işaret eden Davutoğlu, “Türkiye’nin ve sizin oradaki haklarınızı kimler en iyi şekilde koruyacaksa adaylara desteğinizi ona göre tayin edeceksiniz. Bazıları bu hesabı yapıyorsa, biz de yapmak durumundayız” dedi.
Yurtdışında yaşayan Türklerin, Türkiye’deki seçimlere katılımının da önemli olduğunu ifade eden Davutoğlu, “Önümüzdeki dönemde yapılacak seçimlerde vatandaşlarımıza bulundukları yerlerde oy kullandırmak üzerimize bir vecibe” ifadesini kullandı.