İzlediği kanal algı yapmış!
Son dönemlerde milletçe yaşadıklarımız çok ağır şeyler… Türkiye’mizde olanlar, biz Belçikalı Türkleri de burada etkiliyor.
Geçen ay, Brüksel’de özel büyük bir şirkette memurluk sınavına girdim. Tesettürlü bir bayan olarak; sanalda ifade özgürlüğünün, demokrasinin var olduğu söylenen Avrupa’nın göbeğinde memurluk işi bulmamın çok zor olduğunu söylemek isterim.
Belçika’da, iş müracaatlarını genelde mail yolu ile yaparsınız, eğer iş veren olumlu cevap verirse yine mail yolu ile size randevu verir. Bana mail ile olumlu gelen her cevap sonrası görüşmeye gittiğimde, iş veren türbanlı olduğumu gördüğünde maalesef yerime başkasını aldıklarını bildirir. Bu duruma da o kadar alıştım ki tersi olduğunda da büyük bir şaşkınlık yaşayacağım…
İşte geçen ay öyle bir şaşkınlık yaşadım.
Yazılı sınava girdiğim bu şirket, sınavdan sonra teke tek görüşmeye çağırdı. İlk sınav dört saat sürmüştü, 20 kişi ile girdiğimiz bu sınavı, 5 kişi başarıyla çıkıp bir sonraki sınava kalabildik. Yine bir takım sınavlardan geçtikten sonra, mülakat için halkla ilişkiler müdürü ile bir saatten fazla bir görüşmem oldu…
⁃ ” Buyurun sayın Beyhan, şöyle oturun lütfen. Kahve alır mısınız?”
⁃ ” Teşekkür ederim, evet sütlü ve şekerli lütfen”.
⁃ ” Yazılı sınavda aldığınız not gerçekten taktir edilmeye şayan. Karşımda başörtülü bir bayan göreceğimi hiç düşünmemiştim”.
⁃ ” Oysaki ismimden anlamanız gerekirdi”
⁃ ” Kapalı olacağınızı düşünmemiştim”
⁃ ” Neden? Öğrenebilir miyim?”
⁃ ” Verdiğiniz cevaplardan dolayı… Beyhan Hanım, Türk kökenlisiniz değil mi?”
⁃ ” Evet. Belçika’da doğmuş Türk kökenli bir vatandaşım”
⁃ ” Peki, Erdoğan hakkında ne düşünüyorsunuz”
⁃ ” Bu çok açık bir soru. Siz ne öğrenmek istiyorsunuz?”
⁃ ” Soruma soru ile cevap vermeniz çok zekice. Şunu öğrenmek istiyorum, sizce Erdoğan diktatör mü?”
⁃ ” Siz diktatör olduğunu düşünüyor musunuz?”
⁃ ” Burada soruları ben soruyorum. Ama evet diktatör olduğunu düşünüyorum”.
⁃ ” Peki, bu kanaata nasıl vardınız? Türkiye’ye gidip orada yaşadınız mı? Soruları sizin sorduğunuzu biliyorum fakat, sizce Belçika’da ifade özgürlüğü var mı?”
Biraz rengi atmaya başlamıştı, bense yazılı sınavı başarmış olsam da alınmayacağımı bildiğim için, çekinmeden üzerine gittim…
⁃ ” Basından takip ediyorum. Gazetecileri hapse attırıyor. Evet, Belçika’da ifade özgürlüğü var, aksini mi iddia ediyorsunuz?”
⁃ ” Peki, sene başında Liege’de yüksek bir okulda, tesettürlü kızların eğitim haklarının ellerinden alınmak istendiğinden haberiniz var mı? Ve bu kızların olayı mahkemeye taşıdıklarından? Ve Liege’in neredeyse bütün orta ve lise dengi okullarında türbanın yasak olduğunu biliyor musunuz? Medyaya gelince, Belçika’da ki pedofil olaylarını hatırlıyorsunuz değil mi?”
⁃ ” Konumuzla ne alakası var? Anlayamadım.”
⁃ “Şimdi anlayacaksınız. Dutroux pedofili olayından sonra Türkiye’de yaşayan kayınvalidem bir televizyon kanalından, Belçikalı erkeklerin birçoğunun pedofil olduğunu izlemiş. Ve komşuları ile bu konuyu uzun bir süre aralarında tartışmışlar. Büyük bir endişe içinde beni arayarak, çocuklarımı Belçikalı erkeklerden korumamı istedi… Sizce bu doğru mu?
⁃ “Tabii ki değil, izlediği kanal algı yapmış”.
⁃ “Peki, sizin izlediğiniz kanallar ve okuduğunuz gazeteler algı yapmış olamaz mı?”
⁃ ….
⁃ “Cevap alamadım…”
⁃ “Beyhan Hanım, çıkabilirsiniz biz size geri döneceğiz. Şirketimize duyduğunuz ilgiden dolayı teşekkür ederiz”.
Teşekkür etmeden çıktım. İşe alınmayacağımı biliyordum, zira kimse geri dönmeyecekti ve dönmedi de fakat verdiğim cevaplardan dolayı oradan öyle mutlu bir halde ayrıldım ki anlatamam.
Evet, bizler, gerçekten zor bir hayatın sınavı içerisinde yaşamaya çalışan, bir yarımız Türk, diğer yarımız yaşadığımız ekmeğini yediğimiz ülkenin kültür ve değerleri içerisine sıkışmış yolcularıyız.
Kendimizi kabul ettirmek, saygı duyulmak kendi elimizde. Vereceğimiz cevaplar ile de söz hakkı vermememiz gerekiyor, SON SÖZÜ BİZ SÖYLEMELİYİZ..
Saygılarımla,
Liege 08 Ocak 2017 Arife BEYHAN
