-
BelçikaBrüksel

VEYSEL FİLİZ, BELÇİKA KANALINDA “ERMENİ SOYKIRIMI” KONUSUNU ELE ALDI

VEYSEL FİLİZ, BELÇİKA KANALINDA “ERMENİ SOYKIRIMI” KONUSUNU ELE ALDI 

T.C. Brüksel Basın Müşaviri Veysel Filiz, Belçika kanalı RTBF’e katılarak sözde “Ermeni Soykırımı” konusunda, Türkiye’nin görüşünü ve ilerleme kaydedilmesi açısından yaklaşımlarını konuştu.

Program sunucusu Baudouin Remy, programın girişinde CDH’ın Brüksel milletvekili Mahinur Özdemir’in “soykırım” ve “Ermeni” kelimelerini bir araya getirmek istememesinden dolayı partisinden ihraç edildiğini hatırlatarak “Ermeni soykırımı” konusunun hala sorun yaratmaya devam ettiğini iddia etti. Özdemir’in partiye girmeden önce partinin değerlerini ve şartlarını kabul etmiş olmasına rağmen şimdi geri adım attığını söyledi.

 

EMİR KIR SAYGI DURUŞUNA KATILMADI!

Saint-Josse Belediye Başkanı Sosyalist Emir Kır’ın da Mecliste yapılan 1 dakikalık anma duruşuna katılmadığı hatırlatarak parti başkanlığına çağırıldığını ve Sosyalist partinin daha sonra yaptığı açıklamada ise Emir Kır’ın bundan böyle parti çizgisinden ilerleyeceği açıklandığı söyleyerek oylama halinde soykırımı tanıyacağı ancak şimdilik susmayı tercih ettiği ifade edildi.

IRKÇILIK TÜRK KİMLİĞİNİN PARÇASI HALİNE GELDİ

Sosyalist parti vekili Simone Susskind, inkârcılığın Türk kimliğinin bir parçası haline geldiğini, Türklerin 1915-16 olaylarını bir katliam olarak kabul ettiklerini ancak soykırım tanımlamasına itiraz ettiklerini iddia etti. Susskind, soykırım sorusunun açılmasını ve gerekirse sessizce diyaloğun başlatılmasını önermeyi ihmal etmedi.

 

SADECE ERMENİ SOYKIRIMI DEĞİL BAŞKA SOYKIRIMLARDA VAR!

UCL üniversitesinden Doğu Tarihi Profesörü Bernard Coulie, soykırım konusunun sadece Ermeni sorunu olmadığını, Osmanlı imparatorluğu sırasında Pontus Rumları, Süryani ve Kaldani gibi diğer azınlıkların da soykırım kurbanı olduklarını hatırlatarak, bugünkü Türkiye ideolojisinin Osmanlı ideolojisinin mirası olduğunu, Türk vatandaşlarının bu ideoloji ile özdeşmiş olduklarını söyledi.

 

BERABER YAŞAM İÇİN SOYKIRIMI TANIMALARI GEREKİYOR

Sunucunu Baudouin Remy’un birlikte yaşamanın mümkün olup olmadığı yönündeki soru üzerine Belçika Ermenileri Komitesi eski başkanı avukat Michel Mahmuryan (eski Daşnak üyesi), bunun için Ermenilerin soykırımın tanınmasına ihtiyaçları olduğunu, tanınmanın bir yerde özür anlamına geleceğini söyleyerek Ermeni soykırımı sırasında batının olup bitenleri bildiğini ve olanlara göz yumduğunu, Nazilerin de bundan yararlanarak Yahudi soykırımı yaptıklarını iddia etti. Ermeni soykırımı suçlularının hepsinin öldüğü hesap sorulamayacağı, ancak şimdi inkârcıların cezalandırılabileceğini söyledi.

 

SUNUCU BAUDOUİN REMY’NİN BASIN MÜŞAVİRİ VEYSEL FİLİZ’E SORUSU:

Bir diplomata söz vererek devam etmek istiyorum, Belçika’daki Türkiye Büyükelçiliğinde çalışıyorsunuz, Bay Filiz, mevcut olan Türk problemi niçin belirgin bir tarihi gerçekliğin, yani parlamentoların, Avrupa Konseyi’nin, Belçika Senatosunun, Vatikan’ın, Almanya’nın, ABD’de bazı eyaletlerin tanıdığı bir konu Türkiye için sorun teşkil ediyor?

11428047_10206974511504219_1377280200388193483_n

“Şu ana kadar yürütülen tartışamalara bakarsak zaten karmaşık bir sorunla iç içe olduğumuz baştan belli. Bir tarafta 1915 ile ilgili söylenmiş olanlar var, ve Türkiye tarihi açısından çok ağır gelişmelerin yaşandığı bir dönemden bahsediyoruz. Diğer taraftan tüm bu tartışmaların bugün ki yansımaları ve özellikle Türkiye dışındaki Türkleri, Belçika’daki vs Türkleri ilgilendiren boyutu var.”

“Şuna inanıyorum, öncelikle dürüst bir ilişki çerçevesinde birbirimizi dinleyerek bu tartışmalarda ilerleme sağlamalıyız. Çünkü ne olursa olsun, sonuç itibariyle Ermeni halkı için bir trajediden, dev bir acıdan konuşuyoruz ama aynı zamanda Türkiye dışındaki Türk toplumunun hissiyatında ciddi sonuçlarla yer edinmiş bir olaydan bahsediyoruz.”

“Niçin, çünkü bugün onlara doğrudan kendilerini sorumlu hissetmedikleri bir kelime yapıştırıyoruz “Soykırım” kelimesini ve bu onları damgalıyor mu? Veya bu trajedinin siyasi olarak kullanılması mı söz konusu ?”

“Şuna inanıyorum, 1915 veya Balkan savaşlarıyla 1912-1913, Türkiye için çok büyük başarıların yaşandığı bir dönem olmamıştır, bir İmparatorluğun sonudur, Osmanlı İmparatorluğun varlığını sürdürdüğü bölgelerde dev toprak kayıplarının yaşandığı bir dönemdir ve sonuç olarak hafızalarda olumsuz ve acı veren bir dönem olarak yer etmiştir. Ancak acılara takılmamışlardır. Ve bugün de dikkat çekici olan, bu dönemle ilgili çok fazla bilinçli de değiller ve bu nedenle Türkiye 1915 ile ilgili Tarihçilerden ve uzmanlardan bahsediyor. Ailelerimizin içinde bu dönemle ilgili sorgulama yapılıyor, Ermeni topluluğunun yoğunca yaşadığı bölgelerde neler yaşandı diye soruluyor, çünkü Türkiye’de insanlar sorgulayabiliyor, özellikle bu toplulukların kalıntılarıyla ilgili çok şeyin kaybedildiğini görünce, sorgulamalar oluyor.

 SOYKIRIM SİLİNMİŞ MİDİR, MANİPÜLASYON MU VAR ?”

Sunucu : “Bu siyasi iradenin hafızayı silmesinin girişimi değil midir? Bir Gazeteciye dönmek istiyorum, Sayın Güldener Sonumut (NTV Benelux), Avrupa’da veya Belçika’daki Türklerin konuyla ilgili tarihi bilgisi olmaması bir siyasi irade sonucu mudur? Soykırım silinmiş midir, manipülasyon mu var ?”

Güldener Sonumut : “Aslında geçmişte, Sayın Mahmourian da söyledi, Türkiye’de bir yargı süreci yaşanmıştır, Malta’ya sürgüne İngilizler tarafından gönderilenler olmuştur, ve bunlar parantez içinde günahlarından aklanmışlardır. Ve bu durumda Türkiye’deki Türkler açısından Ermeni soykırımı konusunda bir yargılanma olmuştur ve tamamlanmıştır. Aynı zamanda tarihsel yapılandırmalarının çerçevesi de farklıdır.”

“VE TÜM AVRUPA’YI TARİHSEL VE KÜLTÜREL OLARAK FARKLI ALGILANAN BİR KONU DA DAMGALAMA OLARAK DİNLİYORLAR?”

“Aynen ve diğer sorun Fransa’da veya başka yerlerde Ermeni soykırımını tanıma veya tanımama konusunda siyasallaştırılma yaşanmıştır. Bu da birçok Türkü ve özellikle Avrupa’da veya ABD’de yaşayan Türklerin kutuplaşmasına neden oldu. Geçmişte sahte belgeler de söz konusu olunca, örneğin Adonian belgelerinin Türkiye’ye karşı oluşturulmuş sahte belgeler olması, geçmişte bu tartışmaların çok sert bir şekilde yaşanmasına neden oldu. Acı veren bir konu olduğu için de inkarcılığa gidiyorduk. Bugün hatırlatmak gerekir ki, 10 yıldır Türkiye’de bu konuyu tartışan Akademisyenler var. Mark Twain duruşu alarak, kendimi çoğunluğun içinde bulduğum andan itibaren mesafe sağlayarak düşünmem gerekir deyip gerçekten bir Ermeni Soykırımı olmamış mıdır? diye sorguluyorlar.”

Mise au Point

“Türkiye’de gelişme var o halde..”

 

“Küçük bir gelişme var Türkiye’de.”

 

“Türkiye’deki gelişmeler Belçika’daki Türklerle yaşanılanın daha ilerisinde değil mi ?”

 

“Genellikle tüm diasporalar çok muhafazakarlardır..”

 

“Belçika’daki Türkler de dahil..”

 

“Belçika’daki Türkler de dâhil. Türkiye’de bu tartışmalar yaşanmaya başladı, Belçika’daki Türkler bu konuda Türkiye’deki tartışmaların gerisinde kalıyorlar. Onların pozisyonu, Ermenistan’da da bu tutuculuk var, sağlıklı bir tartışmaya mahal vermiyor. Bir şeyin altını çizmek istiyorum. Belçika’daki Türkler ve Ermenilerin arasındaki bu tartışmaya yalnızca Türkiye kendisini dâhil etmiyor, bu durum sorunun 50%’sini teşkil ediyor, aynı zamanda Ermenistan’ın da kendini dâhil etmesi sorundur. Altını çizmek lazım, 1915’te ölen tüm Ermeniler, Osmanlıdırlar, yani bu konuda adaleti sağlaması gereken Türkiye’dir.”

 

SUNUCUNUN MAHİNUR ÖZDEMİR’İN CDH PROGRAMINI İMZALADIĞINI HATIRLATMASI ÜZERİNE..

CDH’lı Federal milletvekili Georges Dallemagne, Özdemir’in Türk yetkililerin baskıları sonucu geri adım attığını, Türk yetkililerin Belçika’nın iç işlerine karıştığını söylemiştir. Özdemir’in son açıklamasında yine geri adım atarak konuyu öğrenmek istediğini belirten Dallemagne, Parlamentoya soykırım konusunda 13 metnin geldiğini, Ermeni soykırımının tanınması yönünde tavsiye niteliğinde  1 karar tasarısının Senato’da benimsendiğini hatırlatarak konuyla ilgili olarak siyasal iradenin olmadığından söz etti.

TÜRK TOPLUMUNUN DURUMDAN RAHATSIZ

Temsilciler meclisi Liberal MR grup başkanı Denis Ducarme, hiç bir toplumun parmakla gösterilmemesi gerektiğini, Türk toplumunun durumdan rahatsız olduğunu belirtmiş, ancak Belçika’nın Ermeni soykırımını tanıması gerektiğini belirtmiştir. İktidar partilerinin Ermeni soykırımının tanınması yönünde bir tasarı hazırladıklarını söyledi.

SOYKIRIMI TANIMAK PARLAMENTONUN GÖREVİ DEĞİLDİR!

CDH’lı Dallemagne, konunun bir iktidar sorunu olmadığını belirterek Dışişleri Bakanı Reynders’in (MR) mecliste yaptığı açıklamayı hatırlatmıştır. Reynders mecliste, Ermeni soykırımının tanınmasının parlamentoların görevi olmadığını açıklamış konunun yetkili kurumlara havale edilmesi gerektiğini savunmuştur.

11147125_10206974509944180_4208368981087666562_n

BELÇİKA TÜRKİYEDEN ÇEKİNİYOR

Michel Mahmuryan, çok üzücü bir durum içinde olunduğunu, daha önceden eski Başbakan Guy Verhofstadt ve eski Dışişleri Bakanı Karel de Gucht’ün de bu yönde açıklamalar yaptıklarını, Belçika siyasi sahnesinin Türkiye’den çekindiğini belirterek, Belçikalı politikacıların, Belçika’da toplumlar, siyasi görüşler arasındaki bölünmeleri bir tarafa bırakmaları gerektiğini belirtti.

 

  1. YIL TANINSIN

Ardından söz alan Dallemagne, MR’in temsilciler meclisine sunacağı metnin bir örneğinin kendi e-posta adresine geldiğini ve tasarıda soykırımın tanınması değil de, soykırımın 100. Yıldönümünün tanınmasının istendiğini belirterek, neden korkulduğunu, neden tasarının daha önce açıklandığı gibi yılsonundan önce gündeme alınmayacağını, bu yıl Europalia Türkiye yılı olduğu için olup olmadığını sordu.

 

PS milletvekili Simone Susskind, Erivan’da 100. Yıldönümü törenine Belçika sadece Büyükelçisini gönderdiğini, Dışişleri Bakanı Reynders’in bir kaç gün sonra Erivan’a gitmesinin ve bu vesileyle soykırım anıtını ziyaret etmesinin Belçika’nın resmi görüşü olmadığını, Reynders’in Erivan ziyaretini Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi Başkanı olarak gerçekleştirdiğini, anma törenlerine Almanya’nın Cumhurbaşkanı düzeyinde temsil edildiğini hatırlattı.

 

AVRUPA PARLAMENTOSUNUN ERMENİ SOYKIRIMINI TANIYOR

MR’li Denis Ducarme, Avrupa Parlamentosunun Ermeni soykırımını tanıdığını ve Belçika’nın da bu yönde oy kullandığını hatırlatarak, bu kararın Belçika yasalarına uyarlanması gerektiğini belirtmiştir.

Tarih profesörü Bernard Coulie, sadece Ermeni soykırımının sözkonusu olmadığını söylerek, tüm soykırımlarının tanınması gerektiğini, üstelik bu soykırımda Almanların da büyük sorumluluğu olduğunu belirterek, “tanınma olmazsa” soykırımların devam edeceğini, bunların birer savaş suçu olmadığı, insanlık suçu olduğunu ve insanlık suçlarında zaman aşımı olmadığını belirtti.

 

TÜRKİYE CEZALANDIRILSIN MI ?

Sunucunun “o halde Türkiye mi cezalandırılmalıdır?” yönündeki sorusu üzerine: “Bu tasarı Parlamento’da, temsilciler meclisinde onaylanırsa, Türkiye ile diplomatik sorun yaratır mı? Türkiye buna alınganlık gösterecek mi? Biliyoruz ki, bazı Avrupa ülkeleri Ermeni Soykırımını tanıdıklarında geri çağrılan Büyükelçiler oldu, Türkiye’nin Belçika’ya davranışı nasıl olur ?”

Veysel FİLİZ: “Öncelikle, Belçika siyasetinin aslında uzmanların görüş belirtmesi gereken tarihsel bir tartışmayla ilgi ne yaptığını ilgiyle izliyorum.”

“BÖYLE YAPARAK SİZLERİN İÇ İŞLERİNE MÜDAHALE ETTİĞİMİZİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ ?”

“Öyle bir durumdayız ki bugün, Dünya’da 20 civarında Parlamento bunu tanıdılar. Öyle inanıyorum ki bizim duruşumuz bu durumda bu konuyu anlayarak ilerleme sağlamaktır. Ve 100 tane Parlamento tek taraflı Soykırım olarak tanımış olsalar bile bu bizim görüşümüze etki edemez …”

“SİZİN DAHA HIZLI İLERLEME SAĞLAMANIZA KATKI SAĞLAMAZ MI ?”

“Hayır konu bu değildir, konu gerçeği araştırmaktır.”

Dallemagne: “Gerçek belli ve tartışılmazdır. “

 

“Kesinlikle. “

Sunucu Baudouin Remy: “Kesinlikle mi diyorsunuz ? Tartışılmaz diyorsunuz yani.”

“Baştan beri Hiristiyanların katledilmesinden bahsediyoruz..”

Sunucu Baudouin Remy: “Soykırım’dan bahsediyoruz.”

Aynı topraklar üzerinde Müslümanlar da öldürüldüler.

Sunucu Baudouin Remy: “Diyor ki (Profesör Coulie’den için), Soykırım kesindir, kanıtlanmıştır..”

“O, kendisi için kesindir ve kanıtlanmıştır diyor, biz de diyoruz ki Osmanlı Topraklarında 1915’te yaşanınlanlar Soykırım yani bir bölgede yaşayan kitlenin programlı bir şekilde imha edilmesi durumu değildir. Böyle bir durum yaşanmamıştır. Bu topluluklar bugün de mevcutlar ve 10 yıldır bizzat onlarla birlikte ilerleme sağlamaya çalışıyoruz. Acılarını paylaştık, 2 yıldır son derece cesur mesajlar veriliyor hükümet tarafından.

Biraz önce şöyle dediniz, sizi dinlemek çok ilginç geliyor, bugün Türkiye’de seçim var dediniz, doğrudur, ve AKP’nin tekrar iktidara gelmesi veya iktidarını devam ettirme riski var dediniz. Bir ülkede insanlar demokratik ve şeffaf şekilde oy kullanıyorlarsa neden risk olsun. Aslında tüm bir toplumun Dünya üzerinde şeytanlaştırılması aşamasındayız, Türklerin, Müslümanların ve bu şekilde tartışarak gelişme sağlatmıyoruz.”

“Bunu bu şekilde ifade etmeniz ilginç Bay Filiz, bazı metinler gördük, Mahinur Özdemir’in ihracıyla ilgili bazıları damgalama iradesinin olduğundan bahsetti (EMISCO bildirisine atfen) ve Türk karşıtlığı, İslam karşıtlığı, göçmen karşıtlığından bahsedildi. Bu tehlikeli midir Sayın Sonumut ?”

Güldener Sonumut: “Benim için, ve evrensel uzlaşı için, Birlikte Yaşama için, çok endişe verici bir durumdur. Türkiye’deki Ermenileri veya Belçika’daki Türkleri veya bu konularda duruş sergileyen Belçikalıları damgalamak endişe vericidir. Yani şamaroğlanlarının oluşturulması meselesi, bir topluluğun tercihini diğer bir topluluğun tercihlerinin üstüne koymak, damgalamak, izole etmek, ikinci plana atmak, Dördüncü yüzyılı hatırlatıyor, Kara Vebayı hatırlatıyor, Yahudi soykırımını ve daha farklı olayları hatırlatıyor. Yani buna çok dikkat etmek lazım, bilindiği gibi son 5 yılda, Kobani’yi Türklerin üzerine yıktık müdahale edecek mi etmeyecek mi diye, DAİŞ ve Türkiye üzerinden geçen yabancı savaşcılar Türklerin üzerine yıkıldı ve şimdi bu Ermeni Soykırımı. Belçika’da yaşayan Türk toplumu için çok fazla oldu ve kutuplaştıran bir durum yaşattı.”

PS’li milletvekili Simone Susskind, Türkiye’de ve Belçika’da eğitime çok önem verilmesi gerektiğini, Belçika’da eğitimde bazı gençlerin Nazilerin Yahudi soykırımını yeterince tanımadıklarını söyledi.

Belçika’da son 70 yılın en büyük siyasi mitingini Erdoğan yaptı.

Türkiye’nin sürekli baskısı olduğunu söyleyen CDH’lı Georges Dallemagne, ikinci dünya savaşından bu yana Belçika’da gerçekleştirilen en büyük siyasal mitingin 10 Mayıs tarihinde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Hasselt kentinde yapıldığına dikkat çekerek, Mahinur Özdemir’in CDH’tan ihraç edilmesinden sonra Türkiye Dış işleri Bakanının konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamayı hatırlatarak, yabancı bir Dışişleri Bakanının, başka bir ülkenin siyasi partisinin kararına müdahalesini ilk kez gördüğünü belirtti. Kimin hangi partide olması gerktiğine de karar veriyorlar diyerek “Bu durum korkunç ve endişe vericidir” dedi. Buradaki Türk kökenlilerin Parlamentolarımızda yer almalarını, burada köklerinin gelişmesini sağlamak istiyoruz, bizim değerlerimizle uyum içinde olmalıdır bu. Hümanizm değerleri inkârcılığa hayır demektedir.

 

Michel Mahmuryan, programa hiç bir Türk kökenli vekilin katılmadığını, kendisiye ilgili bir programa Mahinur Özdemir’in de katılmadığını, söylediğinde sunucu üzerine basarak, Özdemir’in programa katılamama sebebi olarak Türkiye’de yapılan seçimleri izlediğini belirtti.

 

Cümlesine devam eden Mahmuryan,  konuyla ilgili olarak bir çok gazetecinin, düşünceleri farklı olsa da, kimliklerini saklı tutmak istediklerini, sadece Türkiye Büyükelçiliğinden bir temsilcinin katıldığını söyleyip, Türk toplumunun içine kapanık olduğunu, her şeyin kendi aralarında çözümlendiğini ve önceliğin Büyükelçiliğe verildiğini söyledi. Sunucunun biz davet ettik onlar da geri çevirmedi şeklindeki müdahalesine rağmen devam eden Mahmuryan, Jette’de açılan soykırım anıtına karşı 10 Mayıs tarihinde Türklerin bir karşı gösteri yapmak istediklerini ancak son anda herkesin aynı tarihte Erdoğan’ın Hasselt’te yaptığı mitinge katılımını sağlamak amacıyla bu gösteriyri iptal ettiklerini belirtti.
Basın Müşaviri Veysel Filiz’e dönen sunucu:

Türkiyenin Belçika’daki Türk toplumuna müdahale etmesi sizi rahatsız bir duruma koymuyor mu? diye soruyor.

 

“Hayır. Rahatsız olacak olsaydık burada olmazdık. Şu anda tartışma aslında başka bir boyuta taşındı, fobiler alanına girdik, Ankara’nın müdahalesinin korkunç olduğu söyleniyor.”

“Biri korkunç dedi mi? (Georges Dallemagne demişti). Bu kelimeyi duymadım.”

“Tablo bu şekilde oluştu, Türkiye baskıyı artırdı deniliyor, herşeyin arkasında vs, doğru değil bu, sorunsal öncelikle burada 50 yıldır yaşayan, bugün Belçikalı olan vatandaşlarla ilgilidir, Belçika sorunsalıdır, Avrupa sorunsalıdır. Ve ben her Belçikalı seçilmişin bu konularla ilgili görüş belirtmesi zorunluluğuna inamıyorum. hemen ne düşünüyorsunuz diye kovalamak, o zaman bir avlama..”

 “CADI AVI MI YANİ?”

“Seçilmiş avı. Bu dönemle ilgili araştırma yapmamış bir kişeye ne diyebilirsiniz, daha önce bu konuda görüş belirtmemişse, niçin bu konuda hesap zormak zorunda olmalıyız.”

“YANİ ONLARI HEDEF ALMAKLA İLGİLİ DİYORSUNUZ ?”

“Son bir şey söylemek istiyorum, insanlar ilk defa Türkiye’deki Genel Seçimlerle ilgi oy kullandılar, 10 yıllar boyunca Türk toplumlarının talebiydi bu, kendi ülkeleri için oy kullanabilmek. Bu bir demokratik öğretidir. Bugün bu miting yapılmıştır (Cumhurbaşkanımızın Hasselt Belçika Buluşmasına atfen), bunu olduğundan başka bir şeye dönüştürmeye gerek yok, Cumhurbaşkanı geldi ve Türk kökenlilere seçimlere katılmalarına teşvik etme çağrısında bulundu, bir demokratik öğretidir bu. Bu Fransa’nın başka ülkelerde yaptığıyla aynıdır mesela, pozitif bir şeydir, demokratik tartışmalar hep pozitiftir. Asıl mesele Türkleri şeytanlaştırmayı bırakmak gerekir, bunlar beşinci kol değillerdir, geldikleri ülkeye katkı sağlayan yurttaşlardır.”


Söz alan Denis Ducarme, bu tartışmada Türk toplumunun parmakla gösterilmesinin söz konusu olmaması gerektiğini belirterek zaten Türk toplumu çok iyi uyum sağlamış bir toplumdur. Bize artı değer katan bir toplum, Türk toplumu suçlanmıyor ancak Türk kökenli parlamenterlerimizin bize yardım etmeleri gerekir. Her şeyden önce Belçikalı Parlamenter olmaları gerekir. AKP’yi eleştirmek bir sorun değildir. Mesela AKP’nin kadınlar konusundaki politikasıyla aynı fikirde değilim.

Sunucu, son olarak Susskind’e tüm bunlar islamofobi değil mi, tüm bu söylenenler, yabancı düşmanlığı ya da islamofobi için kullanılamaz mı, bir tehlike oluşturmuyor mu diye sordu, Susskind, Brüksel’de 100’e yakın dil konuşuluyor, hedef birlikte yaşamak birlikte diyalog kurmaktır. Pegadojik bir çalışma yapılması gerek, bu konuda öğrenim sağlanması için yardım da edilebilir dedi.

 

PROGRAMA AİT VİDEO

Editör

Aktif Haber Belçika (www.aktif.be) Aktif Media öncülüğünde 2012 yılında, Türkçe ve Türk Kültürüne katkı sağlamak amacıyla Belçika'nın Başkenti Brüksel'de kurulmuştur. Tecrübe yıllarının ardından bugün yayın kuruluşumuz, Belçika'nın yanı sıra Avrupa'da yaşayan milyonlarca vatandaşımıza her ay yayınlarını ulaştırarak, gündemi takip ediyor.

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu