-
Yazarlarımız

BENİM CAMİM, SENİN CAMİN…

Belçika’ya göçümüzün 50.yılını çeşitli yerlerde kutlarken, çocuklarımız yani geleceğimiz, okullarda “benim camiim, senin camiin” sözlerini sarf etmekteler. Geçen hafta, 6 yaşında ki oğlum, okul dönüşü bu konu hakkında soru sordu. Onu dinlediğimde şaşkınlık içerisindeydim.

Okulda, arkadaşları ile camiiler hakkında tartışıyorlarmış. Demek ki bazı aileler bu konuyu evde dile getiriyor ki çocuklarımız da okula taşıyor. Aramızda geçen diyalog aynen şöyleydi:

– Anne, bizim Camii’miz hangisi? Diyanet mi yoksa fırının yanında ki mi?

 

– Her ikisi de oğlum.

 

– Hayır! Okulda herkesin bir camisi var. Arkadaşlarım “benim camiim” diyor sürekli. Babaları para ödüyormuş ve o camii onların oluyormuş…

– Oğlum yok öyle bir şey, parayla sahip olunmaz camilere.

Birliğimizin ve beraberliğimizin adresleridir camilerimiz, öyle oldu ve hep de öyle olacaktır. Günde 5 kez Allah’ın huzurunda buluştuğumuz yerler oğlum. Deden ve ilk gelen gurbetçilerin ortak noktasıydı. Ve bir camiye sahip olmak için, onlar o zamanlar çok çalışmışlar. Gurbet elde çocuklarımızın da camileri olsun diye. Vatan’dan uzaktayız, dinimizden de uzakta olmayalım diye… Ayrımcılık olamaz…

 

– O zaman neden Cheratte’da iki camii var?

– (Kendi kendime de bu tür soruları nerden bulduğunu sorguluyorum tabii…).

Çünkü eskiden Müslüman sayısı azdı ve zamanla Belçika’da çoğaldık. Ve insanların hepsi aynı görüşte değil oğlum. Okulda herkes birbirine benziyor mu?

– Hayır.

Hepimiz farklıyız.

– İşte görüşlerde öyledir oğlum. Şöyle düşün: Bütün Müslümanlar bir ağaçtır. Fakat ağaçlarda dallar vardır, işte görüşler de öyledir, taban aynıdır fakat dallarda ayrılır… Ortak nokta İslamiyet’tir. Din tektir oğlum ve camiler de herkesindir.

– O zaman babam iki camiye para ödesin. Ben de arkadaşlarıma benim iki camim var derim.

– Bütün Camii’ler herkesindir. Senin, benimi yok. Sen arkadaşlarına öyle söyle oldu mu? Camilerin kapıları herkese açık de…

– Tamam… Bütün camiler hepimizin. Peki, Belçikalı arkadaşlarım da gelebilir mi camiye?

– Elbette…

10253303_10203048863849853_1562041032_n
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

Evet, aramızda ki konuşma böyle geçti ve inanın o günden sonra çok düşündüm, kendimi ve biz Müslümanları…

Acaba neden kendi aramızda gruplaştık diye sordum. Oysaki en büyük cemaat “camii cemaati” olması gerekmez mi? Ama yok biz kendi aramızda bile ayrılıyoruz ve biz Müslümanlar bunu çok iyi yapıyoruz. Oysaki Belçika’ya gelen ilk gurbetçiler ne kadar zorluk çektiler bir Camii, bir derneğe sahip olabilmek için… Peki neden camilerimizi kişileştiriyoruz ki?

 

 

Bu konu genelde çok dile alınır hatta bir çok kişi şöyle der “ben falanca camiye şu kadar para yatırdım ve benim orada söz hakkım var, sen de yatır, senin de söz hakkın olsun” derler… Ben de bu şahıslara cevaben aynen şunu diyorum:

“Hadi ya, tapusu nerede? Camilerin sadece dışlarını güzelleştiriyorsunuz! İbadethaneden çıkmış kendi mekânlarınız yapmışsınız! Parayı veren düdüğü çalar misali! Bu durum genelde Avrupa’nın her yerinde böyle, kimse darılmasın ama birçok vatandaş Allah rızası için değil de kendini göstermek için camilerde görevli.

Sakın gerçekten Allah rızası için çalışanlara laf atıyorum sanmayın, kesinlikle. Çok büyük fedakârlıklar yapıp, toplumumuz için kendi vaktini feda eden çok insan tanıyorum. Lafım camilerimizi parası ile sahiplenmek isteyenlere… Anlarlarsa tabii…

Resmi büyütmek için üzerine tıklayın
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

Bundan bir kaç yıl önce de, camimizin birinden bir teklif geldi. Okul sonrası vakitlerde çocuklara derslerinde yardımcı olayım diye. Tereddüt etmeden kabul ettim, bir seneye yakın gönüllü olarak her cumartesi pazar günleri gittim. Fakat bazı kocaman gerici kafalar, camiye üye olmadığımız için (ben ve eşim) oraya yardıma gitmemi çekemedi. İşte bu tür camilerimizi sahiplenenlerin yüzünden insan soğuyor… Ama yine de küsmedik, darılmadık, camilerimiz hepimizin dedik. Bu tür davranışlar da kendi cahillikleri dedik…

 

 

Mekân olarak çok güzel Camii’ler yapılıyor, içlerinin mimari güzelliği ise gerçekten çok muntazam. Fakat çoğunun içi boş maalesef… Eğitim yok denebilecek kadar az… Bazı insanlar da ayrımcılık yaparak “ben çocuğumu şu camiye yollamam” diyor. Hay mübarek, Allah’ın evi orası! Eğitim her yerde eğitimdir. Sanki ortalık eğitimli çocuklarla dolu da, bir de ayrımcılık yapıyoruz…

Bu camii, şu camii, bu cemaat dememeye gayret gösterelim… Camiler hepimizindir, senin, benim, onun diye bir şey yok.

10250871_10203048863889854_325342007_n
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

Ayrıca bir eleştirim olacak, camiler de kız çocuklarına çok önem verilmiyor. Mesela bir örnek: Yılbaşlarında erkek çocuklarına aktiviteler yapılıyor fakat kız çocukları dâhil edilmiyor… Acaba bu düşünce “kadının yeri evidir” düşüncesinden mi geliyor?..  Kız çocuklarımıza da camilerimizi sevdirelim lütfen…

Ayrıca eleştirilere açığım, maksadım kesinlikle camilerimizi veya görevlilerini kötülemek değildir. Bu düşüncelerimi birçok insanın da düşündüğünü biliyorum fakat hiç dile getirilmiyor eleştirebileceğim korkusu ile…

 

Gayrimüslimler gayrimüslimliklerini yaparken, biz Müslümanlar da Müslümanlığımızı yapalım. Hele hele, şu zamanda, birliğe, beraberliğe çok ihtiyacımız var. Topla bizlere ya Rabbim, saygılarımla,

 

Resmi büyütmek için üzerine tıklayın
Resmi büyütmek için üzerine tıklayın

10 Nisan 2014 CHERATTE

 

Arife BEYHAN

Arife BEYHAN

1979 yılında Liège'de doğdu ve 5 kız çocuklu Karamanlı bir ailenin 3’üncü kızıdır. Evli ve iki çocuk annesidir. Fransızca, İngilizce ve flamanca bilmektedir ve bir mağazada satış müdürüdür.

9 Yorum

  1. Dilim olsada söyleseydim diyordum, siz en güzel sekilde anlatmissin Arife hanim, kaleminize saglik. Bunu iyi anlamalari lazim bizi sözde temsil eden Türk Makamlari,…, zaten toplumda gruplasmalar mevcut, birde makamlasma, derneklesme, federasyonlasma, camilesme gibi ayrilmalar oldu yazik. insanlarin kafasini karistirmaya birebir. çocuklari etkilyecegi kesin, etkiliyorda oglunuz bunun örnegi, halbuki hepsi’de bizim derneklerimiz, bizleri temsil eden dernekler, sahip çikmaliyiz. senelik cüzi bir miktar üye aidati ödeyenler söz sahibi oluyor, günlerini bedavadan geçiriyor, ama icraat yapacak gençler engelleniyor. bu düzen degismeli ! ! ! Belçikalilar diyor hep zaten, sizin neden bütün müslümanlari (Türk, arap, arnavut, çeçen,…) ortak bir caminiz yok? soru güzel ama hayali bir soru, çünkü Türkler olarak camilerimizi ayirmisiz biz zaten. Sonumuz hayir ola…

  2. Aynen Rahmi bey, hatta bir şarkı vardır sözlerinin bir kısmı şöyledir “les Turcs contre eux-mêmes… Même dans les mosquées, nos cœurs se sont divisés…” diye, yani yabancılar bile bizim aramızda ki çatışmadan haberdar. Dediğiniz gibi “sonumuz hayır ola…”. Saygılarımla…

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu